Yenge Duş Alırken Kocasının Kansız Kardeşi Birden İçeri Girdi Tam Bir Irz Düşmanı; On sekiz yaşında bir gencim. Babamın da zorlamasıyla küçüklüğümden beri güreş sporuyla uğraşıyordum. Vücudum yaşıtlarıma göre epey görkemli ve kaslıydı. Yakışıklıydım da, ama hiç kız arkadaşım olmamış ve hiç seks yapamamıştım. Sürekli fanteziler kurarak mastürbasyon yapıyordum.

Hele bir kadın vardı ki fantezilerimde, yeşil gözleri, etli kalın dudakları, hafif balık etli vücudu, diri göğüsleri ve muhteşem götüyle… Bu kadın yengemdi… Dayımın karısı…

Dayım kamyon şoförüydü. Dayımla da yengemle de aramız çok iyiydi. Ben saygıda kusur etmezdim, onlar da beni el üstünde tutarlardı. Güreşle uğraştığım için dayım beni ne zaman görse, “Hadi pehlivan!” diyerek ensemden tutup benimle dalaşırdı. Uzun yoldan geldiğinde mutlaka ya biz onlara giderdik, ya da onlar bize gelirdi. Böylece de yengemi sık sık görme fırsatım olurdu.

Yengem, dayımın olmadığı zamanlarda da sık sık gelirdi bize. Hiç çocuğu olmadığı için ne giyerse giysin, deforme olmamış muhteşem diri vücudu kendini gösteriyordu. Ve bu da onu her gördüğümde bana bol bol mastürbasyon malzemesi veriyordu.

Onu sikme sevişme hayalleriyle mastürbasyon yapıp boşaldıktan sonra pişman oluyordum ama, yapacak bir şey yoktu maalesef… Her erkeğin rüyalarına girecek seksilikte bir kadındı ve yengem olması, bana iyi davranması o rüyalara engel olamıyordu.

Bir gün dayım yine uzun yoldan gelmişti, beni aradı.

“Hamama gideceğim, sen de gel pehlivan yeğenim, dayına güzel bir masaj yaparsın, bu sefer yol çok yordu beni!” deyince, “Tamam dayı!” dedim. Dayıma evde de çok masaj yapmıştım. Ama ne kadar umutlansam da, yengem bir gün olsun masaj istememişti.

Neyse, dayımla gittik hamama… Önce saunada terleyelim dedik. Saunada terlerken, dayımla sohbet ediyorduk. Tabi ilk konumuz spordan, güreşten muhabbet açtı, “Antrenmanlar nasıl gidiyor pehlivan?” diyerek yine ensemden daldı bana…

Dayımla dalaşırken benim acemice bağlamaya çalıştığım peştamalım açılıp yere düştü, dal taşak meydanda kaldı. Ben tabii çok utanmıştım, hemen peştamalı yerden kapıp tekrar belime doladım. Yine de o kısacık süre içinde dayım göreceğini görmüştü, “Yeğenim, o ne öyle lan? Amma büyük yarak varmış sende! Vay koçum vay…” dedi.

Sikime yaptığı yorumu benimle dalga geçti diye algıladım ve utancımdan sesimi çıkarmadım. Biraz daha terleyip saunadan çıktık. Dayıma masaj yaparken, dayım kafayı senim sikime takmıştı, “Yeğenim o yarakla kızları perişan ediyorsundur, zorlanıyorlardır alırken… Yoksa zorlanmadan alabilen manitan var mı?” diye sordu.

“Ya dayı bırak dalga geçmeyi. Hem ne manitası? Okuldan ve güreşten o işlere hiç zamanım olmuyor! Olsa manitayı atacak yerim yok.”

“Ne yani? Sen daha hiç karı kız sikmedin mi?”

“Yok dayı, kapatalım lütfen bu konuyu!” Dayım gülerek, “Zamanı gelince o da olur yeğenim! Ama bir daha yoldan gelince hatırlat bana da, bir an önce senin derdini çözelim. O koca yarağı ziyan etme, sokacak bir duvar kovuğu bulalım sana… Şöyle sulusundan, darından bir amcık ayarlayalım sana… Milli yapalım seni de…” dedi ve konu kapandı. Hamamda işimiz bitmiş, beni evime bırakan dayım evine gitmişti.

İki gün sonra dayım annemi aramış, yola gideceğini, 15 gün dönmeyeceğini, bu yüzden benim yengemin yanında kalmamı istemiş. Annem de bunu bana söyleyince çok sevinmiştim.

Tam 15 gün yengemle aynı evde, sadece ikimiz… İnanamıyordum, bu bir rüya olmalıydı. Sevinçle eşyalarımı topladım. Arabasıyla beni almaya gelen dayımla evlerine doğru yola koyulduk. Dayım, “Geçenlerde yan binaya hırsız girmiş, yengen de yalnız kalmaktan korkmuş. O yüzden senin yengenle kalmanı istedim. Aman ha… Yengen sana emanet yeğenim!” deyince, “Sen rahat ol dayı, aklın burada kalmasın!” dedim. “Ben senin yokluğunu aratmam. Evin ihtiyacını görürüm, gece de sizin evde kalır, göz kulak olurum yengeme…”

Hep birlikte akşam yemeğini yedik. Yemekten sonra yengemle birlikte aşağıya inip dayımı yolcu ettik.

“Aman yeğenim, unutma, yengen sana emanet…” diyerek sarıldı bana… “Sözümü unutmadım haa… Döndüğümde ben halledeceğim o işi…”

“Ne işiymiş o?” diye merakla soran yengeme döndü kolu omuzumdayken, “Can’la aramızda hanım. Milli takıma gitsin diye uğraşıyoruz, yeğenimi milli yapacağız.” Bana bakıp gevrek gevrek güldü. Yüzüm kızardı, yengemin yanında boş beleş konuşuyordu. Sonra da yengeme,

“Hanım, evin erkeği 15 gün boyunca Can olacak. Ne ihtiyacın varsa söyle alıversin. Geceleri de korkmazsın artık… Can salonda yatar, hırsız neyim giremez pehlivan yeğenim varken…”

Dayım gittikten sonra tekrar eve çıktık. Yengem sokağa inerken taktığı baş örtüsünü çıkarıp attı, “Oh be sonunda gitti! Hava çok sıcak Can… Ben üstümdekileri çıkarıp rahat bir şeyler giyip geleyim. Sen geç televizyon izle, geliyorum ben de!” dedi.

Yatak odasına giderken yengemin müthiş götü beni çıldırtacak şekilde iki yana çalkalanıyordu. Üstüne giydiği dar eteğin altında yuvarlanan kalçalarına bakarken sikim anında kalkmıştı.

Biraz sonra yengem salona geldiğinde altında geniş bir etek, üstüne kısa kollu beyaz ince bir tişört vardı. İnce kumaşın altına sütyen giymemişti yengem… Karşıdan bakınca iri memelerinin hatları görünüyordu. Uçları hafif kabarmış koyu renk meme başları belli oluyordu.

Karşı koltuğa oturdu. Ben kalkmış sikimi saklamaya çalışıyordum. Yengem boynunu tutarak, “Çok yoruldum bu gün, evi komple temizledim, her tarafım ağrıyor. Can, zahmet olmazsa, geçen gün hamamda dayına yaptığın masajdan bana da yapsana… Dayın anlata anlata bitiremedi! Nasıl da rahatlatmışsın adamcağızı…” deyince, öyle bir mutlu oldum ki…

Dayımın boş konuşmaları hiç olmazsa bir işe yaramıştı sonunda… Hayallerimin kadınına dokunacak olmam kalkmış sikimi unutturmuştu bana… Sevinçle,

“Ne zahmet olacak yengeciğim. Güreş yaparken öğrettiler iyice, nasıl masaj yapılır, kaslar nasıl rahatlatılır. Şöyle yüzüstü uzan sen, kendini bana bırak!” deyip üçlü koltuğu gösterdim.

“Hadi bakalım…” dedi cilveli cilveli… “Duydun ya, dayın giderken beni sana emanet etti. Ne istersem yapacaksın, ona göre… Ne ihtiyacım varsa…”

Konuşurken cümlesinin sonlarına doğru sesi boğuklaşmıştı iyice yengemin… Ne ihtiyacı olabilirdi ki… Sesindeki anlam dolu vurgulama dikkatimi çekti. Bir şeyler ima ediyordu bu kadın ya, dur bakalım, hemen üstüne atlamayayım dedim kendi kendime…

Yengem uzanınca koltuğun yanına yere diz çöktüm ve boynundan başladım masaja… On dakika kadar ensesine ve omuzlarına yaptığım masajdan sonra yengem gevşemişti.

“Vallahi ellerin çok becerikli Can, profesyonel masörlük yapmalısın bence… Dur tişörtü çıkarayım da, sırtıma masaj yap… Sırtım da çok fena tutuldu, ağrıyor!” diyerek doğrulduğunda önümdeki kabarıklığı, sikimin taş gibi kalktığını fark etti.

Saklayacak vaktim olmamıştı aletimi… Fark edilmeyecek gibi de değildi doğrusu… Kazık gibi olmuş, eşofmanımın önünde çadır kurmuştu. İçinde koca bir salatalık var gibi bir tarafa yatmıştı. İçime giydiğim baksır külot biraz geniş kesim olduğundan sertleşen sikimi zapt edemiyor, iyice meydana çıkmasına sebep oluyordu.

Ben fırça yemeyi beklerken, yengem tebessüm etti, gözlerinin içi gülüyordu adeta… Bana arkasını dönüp tişörtü çıkardı, elleriyle memelerini saklayıp koltuğa tekrar yüzüstü uzandı.

“Yenge, aslında masaj yağı olsaydı yaptığımız masaj daha etkili olurdu…” dedim.

“Bebe yağı var Can, olur mu?” diye sordu.

“Olur yenge, önemli olan yağ olsun, elim kaysın!”

“Ya, iyi olur, yağlansın da güzel kaysın. Yatak odasında şifonyerin üstünde yağ, git getir!” dedi.

Ben sikim biraz insin, ayıp olmasın diye çabalarken yengemin acayip konuşmalarından huylanıyordum. “Yağlansın da güzel kaysın” ne demek? Masajdan mı bahsediyor bu seksi kadın, yoksa başka bir şeyden mi?

Hemen kalkıp yatak odasına gittim. Yengem orada üzerini değiştirmişti. Dayımı yolcu ederken üzerindeki kıyafetleri ve sütyeni yatağın üstündeydi.

Dayanamadım, sütyeni alıp derin derin nefes alıp kokusunu içime çektim. Memelerinin kokusu sinmişti ve mis gibi kokuyordu. Yengem şüphelenmesin diye sütyeni geri yatağın üstüne bıraktım ve şifonyerin üstünden bebe yağını alıp salona döndüm.

Hiç de iyi yapmamıştım aslında… Yengemin sütyenine burnumu gömüp memelerinin kokusunu koklamak deni daha da azdırmış, sikimi biraz daha sertleştirmişti.

Ben salona girerken, yengem, eşofmanımın içinde çadırı kurmuş sikime gülümseyerek, benden hiç çekinmeden öylece bakıyordu. Yengem hiç görmediğim kadar rahattı. Sanki aramızda cinsel yönden bir şeylerin yaşanmasını, gelişmesini istiyor ve ilk adımı benim atmamı bekliyor gibiydi.

Ama lanet olsun, bakir olan bendim ve çok çekingendim. Eğer aramızda seks anlamında bir şey olacaksa ilk adımı yengemin atması gerekiyordu. Yengemin yanına yaklaşırken başını yana çevirip baştan aşağı süzdü beni, gülümseyerek, “Çok süper, ne kadar irisin ya Can… Güreş sana yarıyor valla… Demek dayın seni milli takıma sokacak ha? Yakışır yeğenimize…” dedi.

“Bakalım yenge… O kadar da abartmayın yaa…” dedim utanarak…

“Abartmıyorum oğlum. Baksana şu pazılarına, nasıl da şişmiş güreş yapa yapa…” diyerek elini uzattı yattığı yerden, kolumu okşadı. İçim ürperdi sıcacık parmaklarının kolumu okşar gibi temasıyla…

Üstü çıplak topless vaziyette yüzü koyun yatan yengem yattığı yerden kolunu yukarı kaldırınca dolgun memesi nerdeyse ucuna kadar meydana çıkmıştı. Gözüne girmek için şöyle bir kastım kollarımı… Pazılarım şöyle yumurta gibi şişti o kolumu ellerken…

“Oo… Baya da sertmiş… Koç gibisin oğlum sen… Hay maşallah… Analar neler doğuruyor yaa…” dedi beğeniyle… Sonra kolumu bırakıp koltuğa uzandı tekrar…

“Hadi bakalım, o kollarla bir güzel yoğur beni… Rahatlayayım iyice…”

İçimden “Merak etme yenge… Hamur gibi yapıcam seni…” diyerek işe başladım. Bebe yağını ellerime döküp tekrar yengemin muhteşem vücuduna okşarcasına masaj yaparken boşalmamak için kendimi zor tutuyordum. Yağlı ellerim sırtından beline indiğinde yengem de hafiften inlemeye başlamıştı.

“Immhhh… Çok güzell… Ohhh…”

Sanki masaj yaptırmıyor da, benimle sevişiyor, zevk alıyor gibi dudaklarından istemsizce inlemeler, haz dolu ifadeler dökülüyordu. Bu sesler ve inlemeler de sikimin daha da sertleşmesine yol açıyordu. Biraz sakinleşebilmem için, “Nasıl yengeciğim, rahatladın mı biraz?” diye sormam yengemi de biraz kendine getirmişti.

“Evet Can, harika, çok iyi geliyor. Dayın anlattığında bu kadar güzel olacağını düşünmemiştim. Gerçekten çok iyisin bu işte…”

“Rahatlamana sevindim yenge… Ne zaman istersen hazırım, koşar gelirim.” dedim.

“Koçum benim, teşekkür ederim. Yengesini de düşünürmüş.” dedi yengem… Biraz sonra tekrar konuşmaya başladı.

“Dayın başka şeyler de anlattı Can…” Cümlesini yarıda kesmiş, sormamı bekliyordu. Ben de sordum merakla, “Ne anlattı yenge?”

“Sen daha bakirmişsin, doğru mu?” diye soruyla cevap verdi yengem…

Utancımdan cevap bile veremedim, anlaşılan boşboğaz dayım o gün hamamda konuştuklarımızın hepsini anlatmıştı yengeme… Suskunluğumu ‘Evet’ olarak kabul eden yengem, “Bu fizikle, bu yakışıklılıkla nasıl bakir olabilirsin Can? Çevrendeki kızların gözleri kör galiba!” diye kendi kendine konuşuyordu. Çünkü ben hiç cevap vermeden yengemin çıplak sırtına, beline masaj yapmaya devam ediyordum.

“Dayın bu çocuğa kız bulalım dedi.” diye devam etti. “Çok otuz bir çekiyordur, güçten kuvvetten düşmesin yeğenim diyor.”

“Aman yengee…” dedim utanarak…

“Ama lazım yengem… Sporcu adamsın, gücün kuvvetin yerinde maşallah… Seks yapmayınca ne yapıyorsun, her gün kaç defa otuz bir çekiyorsundur sen…”

“Utandırma beni yenge… Ne olur kapat şu konuyu…” diye yalvardım yengeme…

Böyle de muhabbet olur mu bekar adamla? Sikim taş gibi oldu yengem konuşurken, bereket arkada kalıyorum, önümün ne halde olduğunu görmüyor.

Seks yapmıyormuşum, otuz bir çekiyormuşum. Çekiyorum tabi, hem de senin yüzünden günde kaç kere otuz bir çekiyorum. Seni siktiğimi hayal ede ede döllerimi heba ediyorum hep…

Ellerim eteğinin bel lastiği civarında geziniyordu bu arada… Pamuk gibi bembeyaz sırtında ellemedik, gezinmedik, ovalamadık yerini bırakmamıştım. Yengem, “Mmmhhh, harika yapıyorsun Can… Ama hep aynı yeri ovalıyorsun, biraz daha aşağılara da in!” deyince, “Eteğin yağlanır yenge!” dedim.

“Çıkaralım o halde, yağlanmasın sakın..!” diyerek eteğinin yan tarafındaki fermuarını açtı. Ben de eteğin bel lastiğinden kibarca tutup yavaşça bir kaç parmak indirdim.

“Daha daha… Öyle yarım yarım masaj mı olur? Çıkar şu eteğimi altımdan…” deyince bayram yaptım, içimde havai fişekler patlarken eteğini iyice aşağıya sıyırdım.

Ortaya çıkan manzara karşısında kafayı yiyecektim. Yengemin giymiş olduğu tanganın arkası muhteşem götünün yanakları arasında kaybolmuştu. Yengem iki muntazam yarım küre şeklindeki götünü kaldırarak eteği tamamen çıkarmama yardımcı oldu.

Büyülenmiş gibi gözlerimi o görüntüden ayıramadan donmuş kalmış, öylece bakıyordum. Başını çevirip bana baktı, benim nereye, neresine baktığımı gördü,

“Hadi ama… Hiç mi kadın poposu görmedin sen bakiim?” diyerek güldü. Kendime geldim, epey utanmıştım. Aceleyle elime bebe yağı döktüm, tam masaja devam edecektim ki,

“Can, yerde dizlerin ağrımasın yengem… İstersen koltuğun üstüne çık da yap!” diyerek bacaklarını araladı. Hiç ikiletmeden,

“Tamam yengem, öyle daha iyi olur!” deyip çıktım koltuğun üzerine…

Yengemin ayırdığı bacakları arasına dizlerimin üzerinde duruyordum ve bu açıdan manzara daha da azdırıcıydı. Yutkunarak,

“Buralara mı yapayım yenge?” diyerek yengemin götünün yanaklarını çok hafif ovmaya başladım. Yengem inler gibi, “Mmmmhh… Evet canım… Tam da oralarım işte… Biraz sert yap!” dedi.

“Peki yengem… Merak etme, sert yaparım ben…”

Hamur yoğurur gibi yoğuruyordum yengemin götünün yanaklarını… Arada sırada götünün yanaklarını iyice yanlara ayırıyordum. Tangasının toparlanmış kumaşına rağmen kenarlardan görünen büzüğü beni çıldırtıyordu.

Hele ben götünün yanaklarını ayırdığımda yengem de götünü hafif yükseltince, am dudaklarının birleştiği çizgi de kıçındaki varla yok arası tangasının ağına rağmen belli oluyordu. Bu da beni iyice delirtiyordu.

Yengem resmen inler gibi sesler çıkarmaya başlamıştı. Ben göt yanaklarını yoğururken yengem artık götünü daha sık kaldırıp indiriyordu. Yengemin nabzını yoklamak için, “İyi mi böyle yenge?” diye sorduğumda, “Harikasın Can, devam et!” deyip inler gibi sesler çıkarmaya devam etti. Bir süre sonra fark ettim ki tanganın amının çizgisine denk gelen yeri ıslanmıştı.

Az sonra yengem birden kasılıp kaldı. Götünün yanaklarını da kasmıştı, artık götünün yanaklarını ayıramıyordum bile. Durmam için elini arkaya atarak elimi tuttu. Sonra doğrulup bana doğru döndü.

Artık o taş gibi ve iri memelerini eliyle saklamıyordu. Ben yengemin memelerinin sivrilmiş uçlarına yutkunarak bakarken, yengem yüzümü okşayıp, “Aslında senin bakirliğini alacak deneyimli arkadaşlarım var da… Hepsi de evli zillilerin, bu saatte hiç biri gelemez.”

“Na… Nasıl yenge? Gerçekten yapar mıydın bunu?”

“Yapardım tabi canım, neden yapmayayım. Biricik yeğenimizsin. Gerçi ben de her şeyi öğretebilirim sana, onlara ihtiyacım olmaz. İstersen senin ilkin olabilirim. Ama bilmiyorum, sen bunu ister misin?” Heyecanla atıldım, “Deli misin yenge, istemez miyim hiç! Zaten ben bildim bileli senin için yanıp tutuşuyorum! Demin yatak odasında senin memelerinin kokusun çektim burnuma…”

“Ama kimsenin haberi olmayacak! Tamam mı? Bir kişiye söylersen ikimiz de biteriz. Aramızda kalacak.” dedi.

“Tamam yenge, sen merak etme!” dediğimde dudaklarıma yumuldu ve çılgınca öpüşmeye başladık.

Benim öpüşme konusunda acemiliğime rağmen, yengem dilini ağzıma sokuyor, benim dilimi yakalayıp emiyor, dudaklarımı adeta kemiriyordu…
Nefessiz kalana kadar öpüştükten sonra yengem dudaklarını ayırıp elini eşofmanıma attı, eşofmanımı boxerimle birlikte sıyırdı. Yay gibi fırlayan sikimi görünce, “Can, bu ne böyle? Dayın anlattığında inanmamıştım, gerçekten de çok büyük, harika bu yaa!” deyip önce eliyle yokladı sikimi, sonra da eğilip ağzına aldı.

”Ohh… Yengem… Dayım sana benim sikimi anlattı öyle mi?” Sikimin başını ağzından çıkarıp diliyle başının etrafını dolandı biraz… Bana gülümsedi, “Anlattı ya… Nasıl da canımı çektirdi salak herif… Kendi kamyonla işe gider bir ay gelmez, bana yeğeninin koca sikini anlattı ballandıra ballandıra… Öküz dayın, hiç bu kadının canı o anlattığı yarağı çeker mi, o yarağı yemek ister mi diye düşünmez.”

“Off yenge… Canın benim yarağı mı çekti senin?”

“Çekti yengem… Hem de nasıl çekti? Ama nasıl anlattı dayın bir duysan… Yok güreş yapıyormuşsunuz da… Senin peştamal düşmüş de… Senin yarak kol gibi meydana çıkmış da… Etek tıraşı olmamışsın, kasık kılların uzun uzunmuş da…”

Sonunda benim sikimin hamam macerasını anlatmasını bitirdi. Yüzlerce kez hayalini kurup mastürbasyon yaptığım yengemin etli kalın dudaklarının arasındaydı sikim… Yengem başını ileri geri yapıp ağzına sokup çıkarıyor, sikimin başı ağzının içindeyken diliyle yalayıp duruyordu.

Öyle zevk alıyordum ki… Ellerimle saçlarından tutup başının hareketlerini kontrol etmeye çalıştım. Bana sakso yaparken iri yeşil gözleriyle beni izleyen yengem boşalacağımı anlamıştı. Sikimi ağzından çıkarıp, “Ağzıma boşalabilirsin!” deyip tekrar ağzına almasıyla patlamam bir oldu. Bütün bedenim kasıldı, taşaklarımda biriken döllerimi yengemin ağzına boca ettim. Bütün döllerimi yutan yengem dudaklarının kenarından süzülen bir iki damlayı da diliyle kıvırıp aldı. Yalanarak, “Mmmhhh, çok tatlı sikin var Can… Bunu yemek için bizim zilliler sıraya girer. Hadi gel yatak odasında devam edelim!” dedi.

Hemen ayağa kalktık. Ben dizlerime kadar inmiş eşofmanımla boxerimi çıkardım, tişörtümü de çıkarıp attım. Yengemin üzerinde ise sadece tanga külodu vardı, onu çıkarmadı.

“Dur şunu da götürelim, lazım olacak!” deyip bebe yağını aldı. Yengem şakayla karışık sikimden tuttu yürürken, ben de çalkalanıp duran götünü okşaya okşaya yatak odasına doğru gittik.

Yatak odasına girince yengem bebe yağını yatağın üzerine bıraktı ve önce ayakta öpüşüp sevişmeye başladık. Yengemin kalın dudaklarını emerken bir elim götünü, diğer elim memelerini yoğuruyordu.

Yengemin de bir eli boynuma sarılıp kendine çekerken, diğer eliyle inmeye niyeti olmayan sikimi sıvazlıyordu. Biraz ayakta yiyiştikten sonra yengemi yatağa sırtüstü uzattım. İyice irileşmiş meme uçlarını emiyor, bir elimle de tangasının üstünden amını okşuyordum. Yengem inlemelerinin arasında, “Harikasın Can, bu işi öğreneceksin, devam et!” diyerek eliyle başımı amına doğru yönlendiriyordu.

Önce tangasının üzerinden biraz koklayıp öptüm amını. Sonra çıkardım tangasını… Artık ikimiz de çırılçıplaktık. Yengemin kaymak gibi kılsız amı nefis bir kurabiye gibi görünüyordu. Bir süre yalamamın etkisiyle sanki amı daha da güzelleşmiş, yaladıkça sanki şişmiş, kabarmıştı.

“Hadi Can, gir içime artık, sik yengenin amını!” diye sabırsızlanıyordu.

İstemeye istemeye amını yalamayı bıraktım ve bacak arasında yerimi aldım. Yengemse sikimi gövdesinden tutup, önce sikimin kafasını amına yukarı aşağı biraz sürttü. Bir noktada durup, “Hadi, yavaşça gir, acele etme, yavaş yavaş, ilk defa böyle büyüğünü alacağım!” dedi. Yavaşça yüklendiğimde sikimin kafası girmiş, ama yengem, “Cannn, yavaş bebeğim, çok kalın bu! Dur bir saniye!” diyerek eliyle göğsümü itti. Sikimin başına ve amına biraz bebe yağı sürdü ve “Yavaşça gir şimdi!” dedi. Elimden geldiğince yavaş sokmaya çalışıyordum, ama yine de yengemin yüzünden zorlandığı belli oluyordu.

“Yenge benim suçum yok, amın çok dar!” dediğimde, yengem gülerek, “Tabii dar olacak, daha çocuk çıkmadı bu amdan… Senin dayında da böyle yarak yok ki genişlesin! Hadi erkeğim, yavaşça sok, genişlet amımı… Genişlet de keyfini çıkaralım, hadi!” dedi. Yavaşça sikimi köküne kadar gömünce yengem bacaklarını belime dolayıp, “Dur bekle!” diyerek resmen amıyla sikimi sıkıştırıp hareket etmemi engelledi. Dudağını ısırmış, burnundan nefes alıyordu. Biraz öyle hareketsiz bekledik. Sonra yengem gülerek,

“Sen nasıl bir şeysin Can? Neredeydin bu zamana kadar? Dayının yokluğunda amımı parmakladım hep… İçime yarak niyetine fırça sapları mı sokmadım, neler yaptım neler?”

“Ah yengem ah… Sen amına fırça sapı sokarken ben de seni siktiğimi hayal edip otuzbir çekiyordum.”

“Boşu boşuna akıtmışsın döllerini, benim amım dururken… Hadi bakalım… Sokup çıkarmaya başla, amıma koy şimdi istediğin gibi!” deyip amıyla sıkıştırdığı sikimi serbest bıraktı.

Ben de hemen sikmeye başladım. Dibine kadar geçirip öyle bir pompalıyordum ki, yengem altımda inim inim inleyip, “Cannnn, süpersin, harikasın erkeğim, sik beni, sik koca yarağınla, genişlet amımı!” diyordu. Yengemin bu konuşmaları beni daha da tahrik ediyordu.

Az sonra yengem inleyerek titremeye ve kasılmaya başladı. Resmen çarşafı tırmalıyordu. Sikimi yine amıyla sıkıştırmıştı. Yengem tekrar gevşediğinde sanki amının içi iyice kayganlaşmıştı.

Artık fazla dayanamadım ve hızlı hızlı pompalayıp amının içine boşaldım, yengemin üstüne yığılıp kaldım. Yengem iki eliyle sırtımı okşarken sanki amıyla da sikimi sağıyordu. Kendimize gelir gibi olunca, yengem, “Ohhh be, dünya varmış, çok iyiydin Can, seninle evlenecek olan karı yaşadı!” dedi. Ben de saf saf, “Beğendin mi gerçekten yenge, iyi yapabildim mi?” diye sordum.

“İyi ne demek Can? Uçurdun beni resmen… Ben hiç böyle şiddetli boşalmadım, bitirdin beni!” deyip dudağıma öpücük kondurdu. Biraz öpüştükten sonra, yengem, “Kalk üstümden bakayım. Banyoya gidip geleyim, işemem lazım!” dedi. Üstünden kalkıp sırtüstü uzandım.

Yengem komodininden kağıt mendil kutusunu alıp inişe geçen sikimi sildi, sonra amına da kağıt mendil bastırıp banyoya yöneldi. Yürürken muhteşem götünü sallayarak beni yine tahrik etmişti.

Yengemin işeme sesini duyunca inişe geçen sikim yeniden kalkmıştı. Az sonra işeme sesi kesildi, su sesi geldi, amını yıkıyordu galiba. Hemen kalktım yataktan, banyoya gittim. Yengem amını temizlemiş, şimdi de lavaboda ellerini yıkıyordu.

Arkasından yanaşıp sikimi götünün yanakları arasına yerleştirdim. Memelerini avuçlayıp yoğururken kulak memelerini boynunu emip yalamaya başlamıştım ki, yengem aynadan gülümseyerek, “Senin canavar kalkmış yine, ne azgın şeymiş öyle!” dedi.

“Onu azdıran sensin güzel yengem!”

“Bırak şu yenge lafını artık, aşkım de bana, aşkım!”

“Tamam aşkım! Biraz eğilsene aşkım, seni böyle sikmek istiyorum!” dedim.

Yengem lavabodan tutunup eğilerek bacaklarını aralayınca arkaya çıkan amı bir başka güzel görünüyordu. Amını yalarken götünün yanaklarını iki elimle ayırdım. Arada sırada göt deliğine de dil atıyordum ve yengem zevkten kıvranıyordu.

“Ohhh… Yala Can… Amcığımı yala… Çok güzel yalıyorsun. Nasıl bakirsin sen? Her şeyi de biliyorsun, her şeyi de iyi yapıyorsun bakıyorum. Offf…”

“Am sikmedim ama, porno filmlerde sikişenleri çok izledim yenge… Senin dayımdan görüp göreceğin yaraktan fazlasını, muamelenin binbir türlüsünü gördüm. İşi iyice öğrendim.”

İki parmağımla amını parmaklarken göt deliğini yalamam yengemi iyice zıvanadan çıkarmış, çığlıklar eşliğinde orgazm oluyordu.

“Hadi sikini sok aşkım, sik beni!” deyince arkadan amına kökledim ve sertçe sikmeye başladım. Sikerken de taş gibi memeleri hoyratça yoğuruyordum…
İnlemelerinin arasında, yengem, “Aşkım bacaklarım taşımıyor artık, yoruldum!” deyince, “Gel kucağıma otur aşkım!” deyip yengemin amından çıktım ve klozetin kapağını kapatıp üstüne oturdum. Yengem de kucağıma gelip amına aldı sikimi…

“Bak şu çok bilmişe, şimdi de yengesini klozetin üstünde sikiyor.” dedi oturup kalkmaya başladığında… Dudaklarını ısırıyor, nefes alıp verirken memeleri inip kalkıyordu.

Ben alttan pompalarken dudaklarım dudağında, ellerim de götündeydi. Parmağımla göt deliğine masaj yapmam yengemi iyice kudurtmuştu. Çok sürmeden yengem yine orgazm olmuş, “Sen niye boşalmıyorsun aşkım, boşal artık, kurban olayım bittim ben!” diyordu.
“Aşkım götüne boşalabilir miyim?” dediğimde, yengem orospu gülüşü atıp, “Aşkım alamam bunu götüme, ölürüm!” dedi, anladım ki beni yalvartmak istiyordu.

“Asıl ben bu götü sikmezsem ölürüm aşkım, hadi ne olursun, kırma beni, deli oluyorum senin bu götüne!” dedim. Yengem, “Peki! Madem bu kadar çok istiyorsun… Yengenin götü kurban olsun sana…” deyip kalktı kucağımdan. Şampuanı önce sikime sonra götüne sürdükten sonra, “Sen otur böyle, hiç hareket etme!” talimatını verdi. Sonra sırtı bana dönük olarak kucağıma gelip eliyle sikimin başını göt deliğine dayadı. İki eliyle iki dizimden destek alarak yavaşça oturur gibi yaptı.

Birkaç denemeden sonra nihayet sikimin başı götünde kaybolmuştu. Yavaş yavaş oturdukça sikimin aldığı zevk bambaşkaydı. Yengem hem feryat figan ediyor, hem almaya devam ediyordu.

Dibine kadar alınca durdu. Biraz bekledikten sonra oturup kalkmasıyla yeni bir zevkle tanışan ben çok mutluydum. Yengemin amı da çok dar ve güzeldi, ama götünün tadı bambaşkaydı. Bu zevke sikim fazla kayıtsız kalmamış ve kısa sürede boşalmıştım götüne…

Birlikte duş alıp temizlendik. Tekrar yatak odasına gideceğimizde yengemin salondaki telefonuna gelen mesaj sesini duyduk. Yengem gidip telefonunu aldı ve okuduktan sonra gülerek mesaja cevap yazdı. Yengeme, “Ne oldu yenge, neden gülüyorsun? Mesaj dayımdan mı?” diye sorduğumda, “Yok, bizim zillilerden!” deyip telefonunu bana bırakıp yatağa uzandı. Mesaj yengemin arkadaş grubundandı, samimiyetim olmasa da o kadınları tanıyordum.

“Yedin mi patlıcanı, zilli?“ diye mesaj yazmıştı biri gruba… Arkasından hepsi emojiler, erotik şakalar patlatmış. Kadın patlıcan yazarken benim sikimi ima etmişti anlaşılan… Yengem de hepsine cevap olarak, “Patlı Can’ımı yemeye devam!“ diye cevaplamış. Yine bir sürü gırgır şamata…

Hayretler içindeydim. Bizim okuldaki azgın ergen oğlanlar bile bu kadar am göt yarak muhabbeti etmiyorlardı. En son yazanı görünce kahkaha attım.

“Seninki Can da, bizimki patlıcan mı? Bize de tattır patlı Can’ı…” yazmış.

“Okudun mu hepsini? Neler yazmışlar değil mi azgınlar?” dedi yengem gülerek…

“Sen de yazmışsın yenge, patlıcanı yemeye devam demişsin. Ne diyorsun, beğendin mi patlıcanı?” Uzanıp sikimi tuttu, sıktı parmaklarının arasında…

“Hem de nasıl…” dedi. “Beğendili patlıcan yedim bugün… Ağzıma patladı patlıcanın… Tam ağzıma layıktı. Teşekkür ederim aşkım.”

“Ne diyorsun? Senin zillilere de gönderecek misin birer tabak?”

“Gel buraya bakim…” dedi. “Benim karnımı iyice doyur. Yıllardır açım ben… Önce ben doyayım, zillileri sonra düşünürüz.”

Leave a Reply

Your email address will not be published.