Türk Asıllı Gurbette Asimilasyon Kültürüne Adapte Olunca Çılgınlar Gibi Sikişti; İstanbul’da okuyup mezun olduğum üniversitenin ardından İstanbul’da iş arayış sürecim başlamıştı. Özel sektörde iş için müracaat etmediğim yer kalmamıştı. Hep olumsuz geri dönüşler sonucu artık pes etmiş ve mecburen memlekete dönme kararı almıştım.
İstanbul’da seks dolu geçen öğrencilik yıllarımdan sonra memlekete dönüp köyde ailemle de kalmak istemiyordum. Onun için memleketteki akrabaları araya sokup, merkezde orta büyüklükte bir şirkette muhasebe işlerine kabul edildim.
Ufak bir ev tuttum ve üç beş eşya koydum. Pek lüks ve şatafat hevesim yoktur, yatacak bir yatak, oturacak bir iki koltuk olsa yeter kafasındayım. Zaten orta okulu ve liseyi orada okuduğum için alışma süreci falan olmadı. İlk iş günü, haftası, ayı derken de işe de alışmıştım. İyi bir gelirim de vardı.
Bir gün şirkette temizlikçi olarak çalışan birini gördüm, gözüme tanıdık geliyordu, ama tam emin olamıyordum. İlkokuldan sınıf arkadaşım Harun’a benziyordu yakışıklı delikanlı…
Onun da bana yönelik bakışlarını yakaladım bir kaç kez… Ama bir garip bakıyordu. En sonunda dayanamadım ve bir gün mesai bitiminde yanına gidip, “Pardon, sizi birine çok benzetiyorum…” diyerek konuya girdim. Kendini tanıttı. Gerçekten Harun idi. Bozuk telaffuzu, düzgün cümle kuramayışı, argo kelimeleri falan hala aynıydı.
Harun beni çoktan tanımış, ancak onunla konuşmak istemem diye düşünüp yanıma gelmemiş. Harun okuldayken biraz değişik biriydi, doğru düzgün derslerini bilmez, tembel olduğundan değil, kafası almazdı.
Herkes ona ‘Yarım akıllı’ derdi. Biraz okulun maskotu gibi bir şeydi, hocalar bir şekilde sınıfı geçirirdi. Biraz da yerine göre ne dediğini bilmez, insanların çok kolay yönlendirdiği, hafif kafası kırık biriydi. Ben eski günleri yad edip sıcak bir bağ kurmaya çalıştım.
Okul zamanlarında Harun diğer çocukların zorbalığına falan uğradığında veya alay ettiklerinde, elimden geldiğince onu koruyup desteklemeye çalışır, bir yandan da haline çok üzülürdüm.
“Madem beni tanıdın, niye çekindin konuşmaya Harun? Biz eski arkadaşız…” falan derken sohbet ilerlemişti.
Ancak Harun’un gözleri fıldır fıldır, bir bacaklarıma bakıyor, bir göğüs çatalıma bakınıp duruyordu. Tabii biraz değişik bir tip olduğundan onca yakışıklı tipine rağmen hiç bir kızla yakınlaşabildiğini sanmıyordum. Doğal olarak bir seks açlığı vardır diye düşündüm.
“Ne kadar güzelleşmişsin Hande!” diye bana iltifat etmeye başladı birden… Okuldaki pısırık halinden eser yoktu. Şaşkınlıkla,
“Teşekkür ederim canım!” dedim. Ama hemen ardından, “Memelerin de büyümüş, kocaman olmuş!” dediğinde bir an şok oldum.
Böyle bir şey söylemesini hiç beklemiyordum. Başka bir kadın olsa sert yapar tersler, ya da tokadı yapıştırırdı. Ancak onu tanıdığımdan kibarca,
“Haruncuğum, bak, ulu orta söylenmez böyle şeyler!” dedim. Ben böyle der demez utandı ve özür diledi. Bu arada Harun benimle yaşıt, 1.80 boyunda, zargana tipli bir erkek… Bu kısa sohbetin ardından servisime binip evime döndüm.
Ertesi gün işe gelir gelmez Harun benimle selamlaştı. Arada sigara molalarında konuşup sohbet ediyordum onunla… Bunu gören yanımdaki masada oturan Cansu abla, “Sen tanıyor musun Harun’u?” “Gelir gelmez pek samimi oldunuz da…” dedi.
“Evet tanıyorum abla, ilkokuldayken aynı sınıftaydık!” dedim. Cansu abla da gülerek, “Ben de korktum. Sen taş gibi bir kızsın, o yarım akıllıyla ne işin olabilir diye düşünmüştüm! Aslında yakışıklı çocuk ama… Engelli gibi bir şey, birinin torpiliyle girdi buraya…” dedi.
“Yok abla, dediğim gibi eski bir arkadaşım. Yıllar sonra görünce biraz sohbet ediyorum!” dedim.
“Sen yine de çok yüz verme ona kızım… Yanlış anlar o! Asılmaya filan kalkar, pişman olursun.” diyerek uyardı. Ben pek önemsemedim dediklerini, en fazla ne olabilir ki diye düşünerek…
O günün sonunda tam servise binmeye gidiyordum ki, eski püskü bir araba gelip yanımda durdu. Baktım Harun. Şaşırdım. Konuşmasını beceremeyen adam çatır çatır araba kullanabiliyordu. Camı açar açmaz bağırarak, “Handeee, gel bırakayım seni, servis bekleme!” dedi. Ses tonunu da ayarlayamamıştı. Mesai arkadaşlarıma rezil olmamak için utanıp arabaya atladım. Oturur oturmaz,
“Evin nerde?” diye sordu. Tarif ettim.
“Hadi ya, benim evim de de aynı mahallede, nasıl görmedim seni? Artık beraber gidip geliriz!” dedi. Benim de canıma minneti, servis beklemekten iyidir diye düşünüp kabul ettim.
Yol boyu radyodan saçma saçma şarkılar dinleyerek eve gittik. Beni apartmanın önünde bırakırken telefon numaralarımızı verdik birbirimize. Vedalaşırken teşekkür edip, “Bir ara gel bir çayımı iç Haruncuğum!” dedim.
“Olur gelirim Hande, şimdi geleyim mi?” diye hevesli hevesli atıldı.
“Şimdi değil de, ayarlarız bir ara Haruncuğum!” dedim.
Ertesi sabah Harun geldi ve arabaya bindim. Biner binmez eteğim baldırlarıma kadar açılmıştı. Harun birden, “Hande ne kadar güzel bacakların var!” diyerek elini bacağıma attı. Şok olmuştum.
“Haruncuğum teşekkür ederim, ama yapmasan?” deyip nazikçe elini kaldırdım. İçim bir tuhaf olmuştu, ama o niyetle yaptığını düşünmüyor, konduramıyordum. Çünkü onunla ben, kesinlikle imkansız bir şeydik. Yol boyu sustum. İş yerine varınca arabadan inip arkama bile bakmadım, hemen işimin başına geçtim.
İş çıkışı yine birlikte eve dönüyorduk. Bu kez pek konuşmadık. Sessizce arabasını süren Harun eve yaklaştığımızda konuştu,
“Hani bana çay sözün vardı Hande?” deyince, “Tamam, eve gidince içeriye gel, sana çay yapayım!” dedim. Eve geldik, ben çay demledim, çayın yanında yemek için de bisküvi koyuyordum tabaklara… Harun da mutfakta oturuyor, beni izliyordu. Yine durduk yere,
“Hande götün ne kadar büyümüş, yuvarlak top gibi, bir kerecik dokunayım mı?” deyip gülmeye başladı. O an yine şok olmuştum.
“Harun teşekkür ederim iltifatın için de, dokunma lütfen!” dedim.
“Merak ettim yav!” deyip suratını astı. Olumsuz cevap verdiğim için bana kırılmıştı. Kendine göre söylediği şeyler normal şeylerdi sanki, gündelik konuşuyor gibiydi. Haline üzülüp, “Yani… Madem çok merak ettin, dokun bir kere!” dedim. Hemen kalkıp yanıma geldi. Ben merakla ne yapacağını beklerken bir şaplak attı götüme… Bunu da hiç beklemiyordum. Ardından hafif hafif avuçlayıp,
“Anaa ne yumuşak şeymiş lan!” dedi. Yaptığı hareket hem irrite etmişti beni, hem de içim bir garip olmuştu. Elimle popomu mıncıklayan eline hafifçe vurup, “Haruncuğum tamam yeter bu kadar… Çaylar da hazır, sen geç istersen masaya!” deyince götümü avuçlamayı bırakıp geçti sandalyeye oturdu.
Çaylarımızı içip bisküvileri yiyorduk, ama Harun’da bir gariplik vardı. Eli masanın altında, sürekli bir hareket halindeydi. Sanki pantolonun üstünden sikiyle oynuyordu. Ben hala (Yok canım, öyle bir şey düşünmüyordur!) kafasındaydım.
Çayları tazelemek için bardakları alıp tezgaha gittiğimde Harun da yerinden kalkıp, “Hande kız, bir kere daha elleyebilir miyim?” deyip onayımı bile almadan elini götüme attı. Sanki peluştan yapılmış hayvan seviyor gibiydi. Ne yapacağımı şaşırmıştım ki, birden arkadan kalçalarıma yaslandı.
“Harun ne yapıyorsun? Çekil arkamdan!” diye bağırdım. Pantolonun içinde kalkmış sikini eteğimin üstünden tam da götümün yanakları arasına yaslamış bekliyordu.
“Bir şey yapmıyorum Hande!” deyip gülerek on saniye kadar sonra arkamdan çekildi. Hışımla arkama döndüm ki, birde ne göreyim, pantolonun önü ıslanmış, küloduna boşalmıştı.
“Harun ne yapıyorsun sen?” diye kızdım. Harun ne yaptığını bile anlamadan şaşırmış bir şekilde, “Hande ne oldu? Ne yaptım ki lan? Niye kızdın bu kadar, anlayamadım.” dedi.
“Nasıl ne yaptım ya, dalga mı geçiyorsun? Bak, sakın bir daha olmasın!” diye uyardım.
Ne yapacağımı bilemez duruma düşmüştüm. Onu kırmak veya azarlamak istemiyordum, pek insan ilişkilerinden anlamadığından böyle saçma şeyler yapıyor diyerek olayı büyütmedim.
“Vakit geç oldu! Hadi bakalım, sen de evine git artık…”diyerek Harun’u yaka paça çekiştirip kapıya götürdüm, evine gönderdim.
Harun gittikten sonra kendimi bir tuhaf hissettim. Ben istemesem de, elbise üzerinden de olsa, aylar sonra arkamda sert bir yarak hissetmiştim. Arkama dayanan sertliğin nasıl bir şey olduğunu hayal etmeye çalışarak kendimi okşadım. O gece kafam karışık şekilde uyudum.
Ertesi sabah yine Harun’la işe doğru yola çıkmıştık ki, Harun yine patavatsızca elini bacağıma atıp, “Ne güzel bacakların var kız Hande!” dedi. Elini tutup nazikçe kaldırdım ve “Haruncuğum bir gören falan olur, böyle şeyler yapma lütfen! Senin yüzünden mini etek giymekten vaz geçeceğim artık… Her seferinde bacaklarımı okşuyorsun.” dedim. Biraz sonra, “Ya Hande ne olacak ya, çok hoşuma gidiyor lan!” deyip çocuksu bir yüz ifadesiyle elini tekrar bacağıma attı.
Ne diyeceğimi bilemeden sesimi çıkarmadım. Baldırımı mıncıklayıp duruyordu. Kürek gibi elleriyle bacaklarımı sıkıp sıkıp bırakıyordu, sanki masaj yapar gibi…
Ne yalan söyleyeyim, bacaklarımda bir erkek elinin okşayarak dolaşması benim de hoşuma gitti. Koltukta arkama yaslanıp kendimi parmaklarının verdiği zevke bıraktım. Ne yazık ki zevkim kısa sürdü. Şirkete yaklaşınca, “Tamam canım… Yeter bu kadar!” deyip elini bacağımdan kaldırdım. Oyuncağı elinden alınmış bir çocuk gibi dudaklarını büzmesi de hoşuma gitti doğrusu… Sempatik şey…
Yoğun bir iş günün ardından hafta sonuna giriyorduk. Yine Harun’la eve dönerken yol boyunca Harun, “Bugün de size geleyim mi?” deyip duruyordu. Evde yemek falan da yoktu, “İyi tamam, köftecide dur da paket yaptırayım!” dedim. Köftelerin yanına ayran da alıp eve gittik. Ben üzerimi değişip evdeyken giydiğim taytlardan giydim. Mutfakta köfteleri paketten çıkarıp tabaklara koyuyordum ki, Harun heyecanla,
“Oha Hande, götün ne güzel görünüyor kız!” dedi. Garibim aklı sıra iltifat ediyordu, gülerek iltifatına teşekkür ettim.
Yemekleri yedikten sonra masayı topladım. Bulaşıkları yıkıyordum ki, Harun yine ayağa kalkıp bana yaklaştı. Bulaşık eldiveni geçirdiğim ellerimle evyeye tutundum, heyecanla bekledim.
Hiçbir şey demeden götümü avuçlamaya başladı. Bir şey demedim, zaten desem de durmayacaktı, akışına bıraktım. Kalçalarımı iki eliyle okşayıp sıkıştırırken bir yandan da üstüme eğilmiş, boynumu kokluyor, askılı bluzumun çıplak bıraktığı omuz başlarımı öpüyordu.
“Yapma Harun… Yapma canım…” diyerek boynumu kaçırmaya çalıştım. İyice huylanıyor, kasıklarımda bir ateşin yandığını hissediyordum.
Harun birden götümü avuçlamayı bırakıp, “Hande ya, dün yaptığımız çok hoşuma gitti, bir tane daha yapabilir miyim?” deyip yine cevabımı beklemeden götüme yaslandı.
Pantolonunu içinde kalkmış sikini taytımın üstünden götümün arasına yaslamış bekliyordu. Karmaşık duygular içerisindeydim. Bir yandan zevk alıyor, bir yandan bu kadar cüretkar olmasına kızıyordum. Ama yine de bir şey demiyordum. En fazla ne olabilir ki, zaten birkaç saniye sonra küloduna boşalır, bir daha da eve çağırmam diye düşündüm.
Birden sikini daha da hissetmeye başladım, sanki taytımı delecek gibi bastırıyordu. Az sonra bir elimi tuttuğu gibi arkama götürdüğünde şok oldum. Elime, parmaklarıma değen sıcak ten temasını hissettim. Sikini çıkarmıştı ve elime vermeye çalışıyordu.
“Harun delirdin mi sen? Niye çıkardın bunu?” dedim. Elimle sikini kavratarak yalvaran bir ses tonuyla, “Hadi lütfen Hande… Yalvarırım, bir tane otuzbir çektir bana..!” deyince içim parçalandı. Çocuğun durumuna üzülüp döndüm. Sikini sıvazlamaya başladım.
Zargana gibi dediğim zayıf bedeninden beklenmeyecek büyüklükte ve kalınlıkta bir penisi vardı. Ve ben okşadıkça kazık gibi olmuştu. Üniversite yıllarımda altına yattığım erkeklerin bir çoğuna beş basardı bu alet…
Harun çok geçmeden elimde kalp gibi atarak boşalmaya başladı. Kendimi çok tuhaf hissetmiştim. Boşalması bitince hemen elimi yıkadım. Ardından bir anne şefkatiyle yumuşamaya yüz tutmuş sikini de kağıt havluyla sildim ve pantolonuna yerleştirip fermuarını çektim, “Tamam mı Harun? İstediğin oldu mu? Hadi şimdi geç otur!” dedim.
“Teşekkür ederim Hande!” deyip geçti oturdu. Sanki az önce boşalmamış gibi telefonuyla uğraşıp duruyordu.
Bulaşıkları bitirince aslında pek de istemeyerek Harun’u evine gönderdim. Biraz daha kalmasına izin verirsem üstüme atlayacağından emindim. Emin olmadığım şey, benim buna ne tepki vereceğimdi. O harika erkeklik organı gözümün önünden gitmiyordu.
Üzerimi değişip yatağa yattım. Bir süre uyuyamadım. Yine karmaşık duygularla kıvranıyordum.
Bir yandan ona bu kadar yumuşak davrandığım için kendime kızıyordum. Bir yandan o kalın şeyi neden içimde değil de elimde boşalttım diye pişmanlık hissediyordum. Yine de hafta sonu Harun’u görmeyeceğim diye rahatlamıştım.
Cumartesi günü öğlen kalktım, biraz çarşıda dolaşıp, akşam yemeğini lokantada yiyip eve döndüm. Duş alıp üzerime rahat bir şeyler geçirdim. Ev hali sütyen giymemiştim, bir tişört, altımda da bir şort vardı sadece…
Dizi izleyecektim ki, kapı çaldı. Kapıcı çöpleri almaya gelmiştir diye kapıyı açtım. Karşımda beni gördüğüne pek memnun bir şekilde sırıtan Harun’u gördüm. Elinde bir poşetle gelmişti.
İçeri bile buyur etmeden ayakkabılarını çıkarıp içeriye daldı, direkt mutfağa gitti. Ben bön bön baka kaldım. Kapıyı kapayıp yanına gittim. Poşeti uzatıp, “Hande, fiski aldım, içeriz ya! Çukulota, fıstık fındık da aldım!” dedi.
“Keşke haber verseydin geleceğini Harun! Üstüm başım müsait değil…” dedim, ama oralı bile olmadı. Öyle rahat davranıyordu ki… Acıdığım ve kıramadığım için evime aldığım bir yarım akıllı değil de evin erkeği gibiydi hareketleri…
“Sen her halinle güzelsin Hande… Çok seksisin.” Parlayan gözleri tişörtümü zorlayan iri memelerimde dolaşıyordu. Aksi gibi o baktıkça meme uçlarım kabarıyor, daha çok göze batıyordu.
Mutfaktan iki bardak alıp salona geçtik ve getirdiği viskiyi içmeye başladık. Harun bu sırada tabii ki bacaklarımı ve göğüslerimi kesiyor, viskinin de etkisiyle rahat davranıyordu.
Ben de üçüncü dubleden sonra iyice çakır keyif olmuştum ve gayet rahat davranıyor, frikik falan vereceğim diye düşünmeden yayıla yayıla oturuyordum. Altıma giydiğim şeye şort bile denemezdi, minicik bir şeydi. Bacaklarımı araladığımda ağının içime girdiğini hissediyordum. Aldırmadım yine de… Amaan görsün, ne olacak havasındaydım.
Dördüncü dubleden sonra kafam daha da güzelleşti. Ayrıca acayip de uykum gelmiş, üçlü koltuğa yüz üstü uzanmıştım. Zaten şortum kısaydı, bu halde uzanınca, götümün yanakları meydana çıkmıştı.
Adeta (Gel beni sik!) der gibi Harun’a davetiye çıkarıyordum. Harun kaçırır mı, birden kalkıp benim uzandığım üçlü koltuğa geldi.
“Hande götün böyle ne güzelmiş lan!” diyerek şortumu bir hışımla aşağı çekip çıkardı. Varla yok arası minicik tanga külodumla kalakalmıştım.
“Harunn… Niye çıkardın şortumu?” desem de çakırkeyif halimle fazla tepki vermedim.
Aslında içten içe de çocuğun haline üzülüyordum. Bu güne kadar hiçbir kıza dokunamamış olmalıydı garibim… Zaten ha şortla durmuşum, ha külotla, açıklık olarak bir farkı yoktu. Yine arkama sürtünür boşalır diye düşündüm. Tahmin ettiğim gibi Harun bacaklarımı aralayıp arkama geçti.
“Ufff, bayılıyorun senin götüne Hande!” diye homurdandı.
Birden arkamda sıcak ten temasını hissettim. Sikini çıkarmış, külodumun üstünden götüme sürtünüp duruyordu. Ama bu sefer kızmak şöyle dursun, kendimi çok farklı hissediyordum.
Aylardır bir erkekle beraber olmadığım için mi, yoksa içtiğim viskilerin kanımı kaynatmasından mı bilmiyorum. Libidom tavan yapmıştı iyice… Ciddi ciddi azmıştım ve ıslanmaya başlamıştım.
Hafiften götümü kaldırıp bacaklarımı biraz daha araladım. O uzun sikinin amıma da sürtünmesini sağladım. Harun kerkinmeye devam ederken nasıl olduysa siki birden külodumun kenarından kayarak iyice ıslanan ve kayganlaşan amıma giriverdi.
Arkamda ne olup bittiğini görmediğimden dolayı böyle bir şeyin olacağını hiç tahmin edememiştim. Sadece sürtünüp bırakacağını zannediyordum. Elimde olmadan dudaklarımı ısırıp zevkle inledim. Yay gibi gerilmiştim. Yine de, “Harunnnn… Ne yapıyorsun sen? Çabuk çıkar sikini amımdan!” diyerek zayıf bir itirazda bulundum. Öyle bir zevk almaya başlamıştım ki, anlatamam.
Uzun süredir sikişmiyordum ve hasret kalmıştım sikişmeye… Bir erkeğin altında şehvetle kıvranmayı çok özlemiştim. Ama Harun’la olsun da istemezdim. Yine de olan olmuştu. Harun, “Ohhh Hande’m… Seni sikiyorum şu an… Amına koyuyorum lan!” deyip inleye inleye sikinin tamamını amıma köklüyordu. Ben de, “Evet Harun’um… O koca sikini amıma koyuyorsun. Hadi öyleyse, devam et beni sikmeye!” diye kısık bir sesle inliyordum. Harun sikerken konuşmadan duramıyor, “Ohhh Hande, ne pofuduk götün var lan, ohhh!” deyip duruyordu. İki eliyle belimi kavramış sert sert amıma kökleyip duruyordu.
Ben çoktan ilk orgazmımı olmuştum. Ama Harun zevk sularımı fışkırtarak, apış aramı sırılsıklam yaparak sikmeye devam ediyordu. Artık dayanamadım. O koca sikini amıma girip çıkarken görmek istiyordum.
“Harun dur bir saniye, soyunayım!” deyip altından çıktım. Külodumu ve tişörtümü çıkardım, tamamen çıplak kaldım.
Ardından Harun’u da soydum. Harun’un zarganalığı daha da belli olmuştu böyle… O kadar zayıftı ki, kaburgaları sayılıyordu. Ve o zayıf bedende önündeki kolum kadar uzun yarağı absürd bir görüntü yaratıyordu.
Önüne eğilip saksoya başladım. Yumruk büyüklüğündeki başını dilimle okşadım önce, sonra ağzımın içine aldım. Bir yandan emerek vakumluyor, bir yandan dilimi bastıra bastıra içerden okşuyordum. Sikini boğazıma kadar sokmaya çalıştım ama olmadı, yapamadım. Harun, “Ohhh… Hande, aynı pornolardaki kızlar gibi yapıyorsun!” diyerek kaskatı kesilmiş duruyor, sürekli inleyerek saçlarımı çekiştirip okşuyordu. Biraz saksonun ardından kanepeye geçip uzandım ve “Hadi gel!” dedim. Misyoner pozisyonuna geçip bacaklarımı ayırmıştım. Üzerime zıpladı ve direkt memelerimi sıkmaya başladı. Sanki memelerimi koparacak gibiydi.
“Hande, aynı pornolardaki karıların memeleri gibi lan, ohhh!” deyip duruyordu. Artık dayanamadım ve sikini elimle tutup amıma hizaladım.
“Demek pornolardaki kızlar gibiyim ha?” diyerek zevkle inledim.
“Evet Hande… Harikasın sen…” Sikinin başını amımın dudaklarına, kabarmış, kemik gibi sertleşmiş klitorisime sürttürüp zevkle inledim.
“Siktiğimin piçi seni… Hadi o zaman… Artık porno izlemek yok. Sen kendin pornosun şu anda… Sen de o filmlerdeki erkekler gibi yap… Bu koca sikinle becer beni!” der demez Harun tüm gücüyle yüklendi.
“Ohhhh!” diye inledim. “Yardın beni amına koduğumun çocuğu… Harikasın bebeğim… Devam et…” O anda aldığım zevkle kendimden geçecek dereceye gelmiştim.
Bacaklarımı beline kaldırıp dolamıştım, Harun beni dikiş makinesi ritmiyle sikerken ben altında bir o yana bir bu yana dalgalanıyordum. Çok geçmeden ikinci orgazmımı oldum. Amım vıcık vıcık olmuştu.
“Harun kalk üstümden canım… Çok güzel siktin beni… Artık yeter!” desem de Harun beni duymuyor, bir robot gibi amımı seri bir şekilde pompalıyordu.
Nerdeyse on dakikadır sert bir şekilde sikiyordu. Üçüncü orgazmıma yaklaşmıştım, ama altında belim ağrıdığından pozisyon değiştirmek istiyordum. Ellerimle ittirip, “Harun dur, domalayım da sik!” deyince durdu.
Nasıl hala boşalmadı diye şaşırıyordum ki, üstümden kalktığında amımdan süzülen dölleri gördüm! Ne zaman boşaldığından haberim bile yoktu, boşalmasına rağmen sikmeye devam etmişti.
“Harun ne yaptın? İçime niye boşaldın?” diye kızsam da, Harun yine salak salak konuşup, “Ne olacak ya, içine balımı bıraktım, bir şey olmaz!” deyip beni domaltıp bir hışımla sikini tekrar amıma geçirdi.
Neyse ki tehlikeli bir dönemde değildim ve olan olmuştu, devam etmesine izin verdim. Bu pozisyonda da insan gibi sikmiyor, gerilip gerilip köklüyordu.
Böyle sikmesinin tek iyi tarafı vardı, üçüncü orgazmımı da olmuştum. Dilim damağım kurumuştu artık, nasıl bu kadar enerjiye sahip olabiliyor diye şaşırıyordum.
“Harun yeter, boşal artık!” diye yalvarıyordum. Bir süre daha siktikten sonra arkama kenetlenip durdu ve boşalmaya başladı. Üzerime yığılıp siki inene kadar içimde bekledi ve “Ohhh, yine balımı akıttım, ama çok yoruldum!” deyip amımdan çıkıp kenara yığıldı.
Üstümden kalkmasının rahatlığıyla mutfağa gidip bir bardak su doldurdum. Mutfakta oturup suyu içince biraz kendime geldim. Az önce ne yaşadım ya ben şokuyla mutfakta çıplak bir şekilde oturmuş boş boş tavanı izliyordum.
Şimdi ne olacak, neden izin verdim ki diye pişman olmuştum. Beni sikmesinden aldığım zevki hatırlayınca, yine olsa yine yapardım sanırım diye kendimi avutuyordum. Ama Harun’un boş boğazlığı beni korkutuyordu tabii…
Ben mutfakta oturmuş dinlenirken Harun sikini sallaya sallaya mutfağa geldi.
“Hande nasıl koydum amına lan, iyi siktim mi seni?” diyerek şen şakrak su içiyordu. Ben ters bir bakış atarak, “Evet Haruncuğum, iyi siktin, hem de çok iyi geçirdin. Ama böyle konuşma utanıyorum. Hele başkalarının yanında böyle hiç böyle laflar duymayayım senden, sakın…!” dedim.
Sanki altında sikilirken küfürler savuran, zevkten kendinden geçen ben değilmişim gibi… Harun suyunu içtikten önüme dikilip sikini göğüslerime sürtmeye başladı.
“Harun yeter artık, git evine… İki posta attın, daha doymadın mı? Aygır mısın?” diye kızdım, hafifçe memelerimin arasına sokmaya çalıştığı sikini tokatladım. Harun hiç oralı olmuyor, “Handeee, hadi bir tane daha amına koyayım, ne olur lan!” diyordu. Siki kısa sürede yine kazık gibi olmuştu. Ellerimle kalçalarını tutarak geriye itip, “Git başımdan! Sikişe doyurdun beni, artık istemiyorum…” desem de oralı olmayınca, sikini tuttuğum gibi yalamaya başladım.
Artık Harun’u iyice yorup evine yollamaktan başka çarem yoktu. Bu yüzden iştahlı bir şekilde yalıyordum. Tüm sikini ağzıma alıyor, aynı zamanda da taşaklarını okşuyordum. Harun da saçlarımı okşayıp, “Ohhh Hande, aynı pornolardaki orospular gibisin lan!” deyip duruyordu. Sikini ağzımdan çıkarıp yukarıya, gözlerine baktım. Yarı kısılmış yaptığım şeyi izliyordu zevkten kendinden geçmiş vaziyette…
“Evet, orospuyum ben… Senin azgın orospunum… Hadi boşal artık Harun…” diyerek iyice tahrik etmeye çalıştım. Sonra da işime geri döndüm, emmeye, yalamaya devam ettim.
Baktım saksoyla boşalacak gibi değil, elinden tuttuğum gibi yatak odama götürdüm. Yatağa oturttum ve kucağına çıktım. Sikini amıma yerleştirdim ve tamamını içime aldım. Yağ gibi kaymıştı zevk sularımdan ıslanmış ve kayganlaşmış amıma siki, çok hoşuma gitti bir an…
Biraz alıştırdıktan sonra hızlandım. Hızlıca kalkıp başı dışarıya çıkacak şekilde duruyor, ardından kendimi sikine bırakıyordum. Bu sefer transa geçmiştim. Dolgun götüm Harun’un tüm kasığını kaplıyor, şap şap şap diye ses çarpma sesi çıkıyordu. Ben artık hırsla deli gibi zıplıyor, “Nasıl? Böyle hoşuna gidiyor mu? Söyle bana, güzel mi?” diye tekrar tekrar soruyordum.
Harun ise zevkten dört köşe, iki eliyle götümü avuçlamış, bir yukarı bir aşağı kalkıp inmeme yardımcı oluyordu. Bir ara, “Uhhh… Hande yavaş… Sikimi kıracan lan!” dedi ama dinlemedim, zıplamaya devam ettim.
“Kırmam merak etme… O benim zevk çubuğum, dikkat ederim.” diye diye inip kalkıyordum üstünde…
Artık götümden terler akmaya başlamış, felaket derecede de yorulmuştum. Ama piç kurusu boşalmak bilmiyordu, halen siki kazık gibiydi. Dermanım kalmayınca üstünden kalkıp yatağa yığıldım.
Ama Harun hemen üstüme çıktığı gibi bacaklarımı omzuna aldı. Belimi kaldırıp adeta iki büklüm yapıp sikmeye devam etti. Artık yorgunluktan gözlerim kaymış bir halde, “Ahhh, yavaş Harun!” deyip duruyordum.
Harun öyle hızlı sikiyordu ki… Yatağın gıcırtısını umarım komşular duymuyordur, bekar bir kadının evinden böyle sesler gelmesi hoş olmaz diye düşünüyordum.
Ne kadar sikti hatırlamıyorum. En sonunda hayvan gibi böğürerek içime boşaldı. Siki küçülünce amımdan çıkıp yanıma yattı. Saat de epey geç olmuştu, “Harun hadi git artık lütfen!” dedim. Harun ise, “Hande biraz dinleneyim bir tane daha sikerim lan!” deyince benim sigortalar attı.
“Yeter artık orospu çocuğu… Siktir git artık… Yoksa elimde kalırsın, piç kurusu!” diye bağırdım. Harun, “Tamam ya kızma!” diyerek giyinip gitti. Ben de duş bile almadan uyudum.
Pazar günü öğleye doğru uyanıp duş alırken amından halen döller süzülüyordu. Olan biteni sorgulamaya başlamıştım. Patavatsız Harun devamını isteyecek mi, tek seferlik bir şey miydi, umarım ağzını sıkı tutar kimseye anlatmaz diye endişeyle düşünüp duruyordum.
O gün Harun ne geldi, ne de aradı. Galiba bana küsmüştü.
Pazartesi sabah işe gitmek için hazırlanmıştım. Altıma diz üstü kısa bir etek, içine de ince siyah bir külotlu çorap giymiştim, üstümde de resmi bir gömlek vardı. Harun artık beni almaya gelmez diye aşağıya inip, servis beklemeye başladım.
Yanılmışım, Harun arabasıyla gelip önümde durdu. Masum bir ifadeyle, “Hande, hadi atla!” deyince bana küsmediğine sevinip arabaya bindim ve yola koyulduk. Biraz gittikten sonra Harun elimi tutup sikine koydu ve “Hande, sikimi yalasana, çok azdım lan!” dedi.
“Harun saçmalama, sabah sabah ne yalaması, sür şu arabayı, insanı sinir etme!” dedim.
“İyi ya, kızma, akşam yalarsın o zaman!” deyince sinirle nefes aldım ve cevap vermedim.
Yoğun bir günün ardından iş çıkışı dışarda Harun’u beklemeye başladım. Çıktık, arabaya bindik, eve doğru yola çıktık. Evin önüne geldiğimizde, “İyi akşamlar Harun, yarın sabah görüşürüz!” deyip indim. Baktım ki arabayı park edip peşimden geldi.
“Hayırdır, sen niye geliyorsun?” dediğimde, sırıtarak, “Seni sikmeye geliyorum!” dedi.
“Harun sus, ulu orta böyle konuşma, bir duyan olacak!” dedim.
Bu patavatsızlığı sinir etse de, içten içe ben de istiyordum, çünkü tadı damağımda kalmıştı. Onu tersleyip yollayabilirdim, ama bir şey demedim. Peşimden yukarı geldi.
Daireme girip kapıyı kapar kapamaz arkadan beni kavrayıp götüme dayadı ve boynumu öpmeye yalamaya başladı. Gömleğimi tuttuğu gibi de düğmelerini kopararak açtı. Sütyenimi sıyırıp göğüslerimi sıkmaya başladı. Elleri de buz gibi soğuk olduğundan meme uçlarım sivrilmişti.
Elinden kurtulmak için uğraşırken dengemi kaybedip koridordaki yolluğun üzerine yüz üstü düştüm. Hayvan Harun düşmemi de umursamamış, ben yerde yüz üstü yatarken eteğimi sıyırıp külotlu çorabımı da yırtmış, götümü mıncıklıyordu.
“Harun yatağa geçelim, böyle hiç rahat değilim!” desem de dinlemiyordu.
Ne zaman sikini çıkardı anlamadım bile, külodumu kenara sıyırıp birden amıma girdi. Henüz amım tam ıslanamamış olduğundan fena acımıştı, siki adeta içimi yarıyordu. Beni yere zımbalamış, amımı sert sert sikiyordu. Salyalarını akıta akıta, götümü eze eze sikiyordu.
“Harun belim ağrıdı, yatağa geçelim lütfen, orada sik!” deyince insafa gelip durdu. Elimden tutup kaldırdı.
Yatak odama geçtik. Üzerimdeki her şeyi çıkardım. Harun’u da soydum. Sikine yumulup biraz ıslattıktan sonra yatağa uzanıp bacaklarımı açtım. Misyoner pozisyonunda beni sikmeye başladı.
Geçen ki günün aksine tamamen ayık olduğum için heyecandan titriyor, zevkten kasılıyordum. Ellerimi Harun’un beline dolamış, delice kendime çekiyordum. Harun da nefessiz kalmış bir şekilde amıma pompalıyordu.
Yine uzun bir süre sikti ve ben orgazmdan orgazma koşturdu. Boşalacağını anladığımda, “İçime boşalabilirsin, korunuyorum artık!” dedim. Ama Harun, “Ağzını aç!” der demez sikini amımdan çıkardığı gibi yatakta dizlerinin üzerinde göğüslerime kadar gelip ağzıma soktu sikini…
Ne olduğunu bile anlayamamıştım, hayvan herif ağzımı sanki am siker gibi biraz sikip bir anda boşalmaya başladı.
Üniversitede sevgililerimin döllerini yutardım, döl yutmaya alışıktım yani. Ama Harun’un boşalması bitmiyordu, sikini de ağzımdan çekmediği için gözlerim patlayacak gibi hissedip öğürüyordum. Yutabildiklerimi yuttum, yutamadıklarım, çeneme, göğüslerime akmıştı. Sonunda sikini ağzımdan çıkarınca nefes nefese, “Harun neden yaptın böyle bir şey? Boğulacaktım nerdeyse!” dedim. Harun sırıtarak,
“Bir pornoda gördüm, denemek istedim, hoşuna gitti mi lan?” dedi.
“Evet, ama bir daha haber ver böyle bir şey yapmak istediğinde..!” deyip kalktım.
Her yerim yapış yapış, acayip de terlemiştim, günün de yorgunluğu da vardı, kendimi duşa attım.
Güzel bir duş alıp rahatlamıştım ki, Harun yine sikini sallaya sallaya geldi, duşa girdi. Daracık duşa kabinde arkama geçip sikini götümün yanakları arasına sürtmeye başlamıştı bile…
Siki götümün yanakları arasında sürtünürken amım da ister istemez etkilenmeye başlamıştı. Harun yine amıma girmeye çalışıyor, ama başaramıyordu. Ayak üstü domalır gibi hafif öne doğru eğilip sikini elimle amımın girişine ayarladım.
Elimi çektiğimde Harun zank diye amıma sertçe girdi. Ayarı olmadığı için sert sert pompalıyordu. Kafam bazen hafifçe fayansa çarpıyordu.
“Harun yavaş sik, bak yerler de kaygan, düşeceğim!” deyince insafa geldi, soft bir şekilde sikmeye başladı.
“Ohhh Hande, götün ne pofuduk, aynı pamuk gibi lan!” deyip götümün yanaklarını iki eliyle ayırarak yavaş bir tempoda amıma köklerken ben orgazm oldum.
Artık daracık alanda ayakta yarı domalmış halde durmaktan belim ağrımaya başlamıştı. Doğrulup, “Hadi yatağa geçelim, orda devam edelim!” dedim. Kurulanmadan çıktık, odaya geçtik, yatağa attım kendimi. Harun sırıtarak,
“Hande, pornoda gördüm, bir kerecik amını yalayım mı lan?” deyine şaşırdım ve “Yala bakalım!” deyip bacaklarımı ayırdım. Harun amıma yumuldu, yalaktan su içen köpekler gibi yalamaya başladı. Yalayarak beni orgazm edince bende film koptu,
“Yeter, hadi sik beni!” dedim. Yatakta bir o yana bir bu yana kavga eder gibi sikişmeye başladık. Ben kucağına çıkıyor zıplıyordum, sonra Harun beni altına alıp pompalıyordu.
Uzun bir sikişin ardından Harun böğürerek hiç olmadığı kadar boşaldı. Öyle tazyikli boşalmıştı ki, siki amımdayken kenarlardan döller taşmıştı. Artık dermanım kalmamıştı, yığıldım kaldım. Bir süre dinlendikten sonra, “Vakit geç oldu Harun, eve git istersen, babanlar merak etmesin!” dedim. Harun yalvaran bir yüz ifadesiyle, “Bu gece sende kalsam?” dedi.
“Harun bir gören duyan olur, kimseye söylemeyeceksen kal, ama bence git!”
“Bir şey olmaz ya, kalayım lan!”
“İyi tamam kal, ama yat uyu hemen!” deyip ışığı söndürdüm, arkamı dönüp yattım. Birkaç dakika sonra tam uyumak üzereydim ki, sert sikini götümün arasında hissettim.
“Harun yeter, yat zıbar artık!” desem de bir kere daha sikmeden uyumadı.
Ertesi sabah zor kalktık, kahvaltı bile yapmadan işe gittik. Gecenin yorgunluğu da derken iş yerinde zombi gibiydim, kafam bir şey almıyordu. O gün mesai bitiminde eve giderken, “Harun birkaç gün yapmayalım, ben çok yoruldum, işe konsantre olamıyorum, bu gidişle işten atacaklar beni ve köye dönmek zorunda kalacağım!” dedim. Harun boynunu bükerek, “Tamam, sen ne zaman istersen o zaman sikerim seni. Köye gidersen ben kimin amına koyacağım?” dedi ve beni evimin önünde indirip gitti.
İzin versem beni her gün, her saat sikecekti. Aslında içine düştüğüm durum hoşuma gidiyordu. Yarım akıllı da olsa kendime seks oyuncağı bulmuştum.
Tek tedirgin olduğum ve Harun’u her seferinde sıkı sıkı tembihlediğim konu, kimsenin öğrenmemesi idi. Ama bu tedirginliğin yanında aldığım zevkin de bağımlısı olmuştum.
Halen düzenli olarak sikişmeye devam ediyorum Harun’la 🙂