Karısını Siken Adamı Siken Adamın İntikam Anlayışı Akıllara Ziyan; Evliliğinde on yılını geride bırakmış, evlat sahibi bir erkeğim… Egenin bir ilçesinde belediyede memur olarak çalışıyorum. Görev yerim zaman zaman değişip o bölümden bu bölüme geçse de, işim genel olarak bir masada oturmak diyebilirim.
Genel olarak son derece sıkıcı, rutinlere boğulmuş bir hayatım var. Dış görünüşümün de beni gören birinin ne kadar sıkıcı bir hayatım olduğunu hemen anlayacak şekilde sıradan, zevksiz ve renksiz olduğunu söyleyebilirim.
Böyle olduğunun gayet farkındayım, ama nasıl düzeltebileceğim konusunda da hiçbir fikrim yok.
Ve tüm bunların üstüne karım beni büyük ihtimalle aldatıyor. İnsan elinde böyle bir şeyi ispatlayacak somut bir kanıt olmasa bile güçlü bir şekilde hisseder.
Ben de karımın bana karşı tutumundan ve değişen alışkanlıklarından dolayı bunu hissediyordum.
Büyük ihtimalle oğlumuzun ilkokul öğretmeniyle, onunla değilse de bir şekilde okulla ilgili biriyle aldatıyordu beni… Oğlumuzun sınıf annesi olduktan sonra varsa yoksa sınıfla ve sınıfın dertleriyle ilgilenmeye başlamıştı. Uzun saatler evden uzakta olmasının, evde olduğu zamanlarda da sürekli elindeki telefonla ilgilenmesinin başka bir açıklaması olamazdı.
Bunun farkındaydım, ama ne yapabileceğim hakkında hiç bir fikrim yoktu. O yüzden de bir süredir moralim çok bozuktu. Bir de, arabadaki yol arkadaşım Avni vardı. Avni birkaç ay önce piyangodan çıkmıştı diyebilirim.
Avni de belediyede memur olarak işe başlamıştı. Bir süre işe kendi imkanlarıyla gidip gelmeye çalışmış, ama işe sürekli geç kalmaya başlayınca müdür bey çözüm olarak onu benim arabama yamamayı bulmuştu.
Ben işe kendi hususi arabamla gidip geliyordum. Arabam yirmi yıllık, eski püskü bir şeydi, ama ayağımı yerden kesiyordu. Müdür bey nasıl olsa yolumun üstü olduğunu, arabama bir de Avni’yi almamda bir sorun olmayacağını söylemişti bana. Ben de onaylamıştım. Avni’yle yol arkadaşlığımız böyle başlamıştı.
Aksi gibi, koca belediyede benden daha silik, daha renksiz bir kişi varsa o da Avni’ydi. Hani hoş sohbet, esprili, ne bileyim, sosyal gücü yüksek biri falan olsa neyse de, o da yaşadığı sıkıcı hayatın ta kendisi olup çıkmış, can sıkıcı adamın tekiydi. Az konuşan, konuştuğunda da ilgi çekici bir şey söylemeyi başaramayan biriydi.
Ayrıca, ona baktığımda (Ben de dışarıdan herhalde böyle görünüyorum) diye düşünmekten kendimi alamadığım için biraz da sinirlerimi bozuyordu.
Arabada birlikte gidip gelirken Avni’yle pek konuşmazdık. Selamlaşır, bir iki kalıplaşmış laf eder, sonra sus pus giderdik işte. Bunun üzerine bir de karımın beni aldattığına dair şüphelerim başlayıp da benim moral iyice çökünce, arabada neredeyse hiç konuşmaz olmuştuk.
Biraz garip bir durum olduğunu biliyordum. Sonuçta bu adamla kaç aydır hafta içi her gün aynı arabada yolculuk ediyorduk, ama birbirimizle doğru düzgün konuşmuyorduk. Ama bir de bunu dert edecek değildim. Bir sabah yine benim arabayla mesaiye giderken, Avni bana,
– “Dostum, bu aralar pek bir asık suratlısın. Ağzını bıçak açmıyor. Bilmeden bir kabahatim mi oldu, kalbini mi kırdım?” dedi. Avni’den hiç beklemediğim bir soruydu bu… Ama artık nasıl somurtuyorsam, o bile rahatsızlık hissetmişti.
– “Yok Avni, seninle alakalı bir mesele değil. Aile meseleleri!” dedim.
– “Ha, aile önemlidir tabii…” diye lafa başladı. Sonra her ailede bazen sorunlar olduğunu, önemli olanın karşılıklı sevgi saygı falan olduğunu, yazarken bile içimin şiştiği o basmakalıp lafları söyleyip durdu.
Lan ben karımın beni aldattığından şüpheleniyorum, hatta eminim, adam kalkmış bana bin yıllık boş lafları tekrar ediyor. Artık nasıl bunaldıysam, bir anda ağzımdan kaçıverdi,
– “Arkadaşım, aile sevgi saygı filan, geç bunları… Konu öyle bir şey değil. Karım beni aldatıyor!” deyiverdim.
Tabii der demez pişman oldum. Bu kadar mahrem bir sorunu bu adamla paylaşmış olmak beni daha da bunalttı. Resmen boynuzlandığımı itiraf etmiştim elin adamına… Arabanın içinde sessizlik oldu. Aksi gibi trafik de sıkışmıştı. Araba ilerlemiyor, yol bitmiyordu. En sonunda sessizliği bozup,
– “İçimi kemiren şey buydu işte… Ne yapacağımı bilemiyorum. Aramızda kalsın ama… Bunu sakın kimseye söyleme!” dedim. Avni,
– “Merak etme. Sırrın bende güvende!” dedi. Arabada yine bir sessizlik oldu. Sonra “Peki sen böyle bir şey yapıyor musun? Ya da hiç yaptın mı? Karını aldattın mı yani?” diye sordu.
– “Hayır, hiç yapmadım. Evliliğimiz ne kadar silik ve tekdüze olsa da karıma asla böyle bir şey yapmadım.”
– “Belki de yapmalısın!” dedi Avni. Bundan sonra söylediği her şey, ondan böyle bir şey beklemediğim için belki de, beni çok şaşırttı.
– “Bazen evlilikler çıkmaza girer. Ama ailedir, evlattır, hatta maddi sorunlardır derken o evliliği sonlandırmak istemezsin. Böyle durumlarda evlilik kurumunun biraz dışına çıkmak insana nefes aldırabilir. O yüzden, belki diyorum, sen de böyle bir şey yapmalısın!”
Kaç aydır aynı arabada beraber yolculuk ettiğim bu ezik tip karımın beni aldatmasına karşı benim de karımı aldatmamı öğütlüyordu resmen. Ve tuhaf bir şekilde mantıklı şeyler söylüyordu.
Ya da bilemiyorum, belki de o sırada içinde bulunduğum durum yüzünden söylediklerinin mantıklı olduğuna inanmak istemiştim.
– “Bak Semihcim… Karın mutluluğu dışarıda arıyor olabilir. Ona çok sert tepki verip, evliliğini yıkarsan uzun vadede çok yorucu olur. Ama arada sırada küçük kaçamaklar yapıp içindeki stresi boşaltırsan, belki ileriye dönük daha sağlıklı kararlar verebilirsin.” diyordu.
Ben de ona hak vermeye başlamıştım. Hele ki bir de son söylediği beni gerçekten ikna etmişti.
– “Sonuçta tarih boyunca bütün toplumlar zinaya karşı ağır yaptırımlar getirmeye çalışmış. Ama tarihin hiçbir döneminde başarılı olamamış. Şu yolda giden diğer arabalardaki insanlara bak. Erkek olsun, kadın olsun, içlerinde eşlerini aldatanlar illa ki vardır. Hep vardı, hep olacak. Eğer sana iyi gelecekse bir de sen dene. Bir eksik, bir fazla, ne olmuş yani?”
– “Haklı olabilirsin de, ben o işlerden de hiç anlamam. Elime yüzüme bulaştırırım!”
– “Ben sana bir iyilik yaparım. Bunca zamandır beni arabanda götürüp getiriyorsun, kahrımı çekiyorsun. Sana kadın da ayarlarım, ev de… Ama o kadar yapabilirim, parasını sen verirsin. Merak etme, kazık yemezsin!” dedi.
Yuh artık, beni ikna etmesi yetmedi, Avni şimdi de resmen benim için pezevenklik yapacağını söylüyordu. Çok şaşırmıştım, ama bana ne… Teklifi kendi yapmıştı, o yüzden bir de bunu dert edecek değildim.
Ama para mevzusu önemliydi tabii. Senelerce sürdürdüğüm bu sıkıcı hayatın tek getirisi olan birikimlerimi sikimin keyfi için çarçur edemezdim. Avni’yle pazarlık yaptık. Nerede olur, ne zaman olur, kaç paraya olur diye konuştuk.
Ayrıca böyle bir şey için ortadan kaybolacaksam nasıl bir mazeret bulmalıydım gibi meseleler de vardı elbette… Bu işi Avni’nin oturduğu mahallede, onun tanıdığı bir kadınla ve kadının evinde yapmaya karar verdik.
Tuhaf bir şekilde, ben fiyattan dolayı yan çizer gibi oldukça Avni sanki benim bu işi yapmamı çok istiyormuş gibi fiyat düşürmeyi kabul ediyor,
– “Tamam, öyle olsun. Tamam, o kadar yapalım!” diyor, nadiren, “Yok, o kadar düşersek kesinlikle olmaz!” diye itiraz ediyordu.
Kaç aydır yanımda sessiz sedasız oturan adam benimle kırk yıllık pezevenkmiş gibi orospu pazarlığı yapmıştı resmen… Hemen o hafta sonu cumartesi gecesi için anlaştık. Karıma da hafta sonu belediyenin işi için görevli olarak Ankara’ya gitmem gerektiğini söyledim. Pazar akşamı dönecektim.
Orospu karım her zamanki gibi uzak duruyordu benden… Sikiştiği herif iyi doyuruyor olmalıydı kahpeyi, ama aldırmadım. Geceleri karım yatakta bana götünü dönmüş uyurken ben tavana bakıp sikimi sıvazlayarak hafta sonu yaşayacaklarımı hayal ettim.
Ve beklenen gün geldi. Küçük bir valiz hazırladım karıma göstermelik, evden çıktım. Arabayla Avni’yi her sabah aldığım ve her akşam bıraktığım yerin oralarda bir yer bulup park ettim. Avni de yine her zamanki yerde beni bekliyordu.
Bu sessiz, sakin, sünepe kılıklı adamın kendi mahallesinde bir orospu bulup, bir de üstelik arkadaşına ayarlayacak kadar iş bitirici olmasına şaşırmıştım aslında…
Adamı benden bile silik bir tip olarak görmüştüm hep, ama benim beceremeyeceğim ne marifetleri varmış meğerse, diye düşündüm. Takdir ettim kendisini…
Bir kaç sokak arkada bir apartmana girdik. Bir kaç kat çıkıp bir dairenin ziline bastık. Kapıyı eli yüzü düzgün, ama kayda değer bir güzelliği olmayan, orta boylu, balık etli, siyah kıvırcık saçları omuzlarına dökülen, otuzlu yaşlarında, gayet sıradan bir kadın açtı. Üzerinde sıradan, günlük bir kıyafet vardı. Kullandığı ucuz parfüm kokusu kışkırtıcıydı.
Ne yalan söyleyeyim, karşımda dış görünüşüyle ben orospuyum diye ilan eden bir kadın bekliyordum. Onun yerine böyle sıradan bir ev hanımı görmek beni daha çok heyecanlandırdı. Bende pek öyle beceriler yoktu ya, yine de sanki bir ev hanımını ayartmayı başarmışım gibi bir his oluştu.
Ama sonra aklıma kendi karım geldi. O da aslında dış görünüşüyle hiçbir iddiası bulunmayan sıradan bir kadındı. Belki de karımı ayartıp siken her kimse, o da evli barklı bir ev hanımını ayartmanın heyecanı için yapıyordu bunu… Aramızdaki tek fark, benim bu işi para vererek becermemdi.
Kadın bizi gülümseyerek içeri buyur etti. Sıcak kanlı bir havası vardı. Üzerindeki elbise günlük de olsa, balık etli bedenini sımsıkı sarıyor, yuvarlak hatlarını ortaya seriyordu. Biraz kısa eteğinin altında bacaklarını saran ince siyah çorapları göz alıcıydı.
– “Hoş geldiniz. Ben Gülseren!” diyerek kendini tanıttı.
– “Ben de Semih… Memnun oldum.” diyerek kendimi tanıttım. Sonra, sanki bir orospuya değil de az tanıdığım birinin evine misafirliğe gelmişim gibi bir süre holde salak salak birbirimize bakakaldık. Kadın silkelendi sonra, Avni’ye dönüp,
– “Avniciğim, dikilme öyle, misafirimize terlik ver!” dedi. Avni,
– “Tabii ki, hemen!” dedi ve oradaki bir dolaptan terlik çıkartıp ben durumun şaşkınlığıyla daha itiraz edemeden ayağıma uzattı. Ben de terlikleri giyip teşekkür ettim.
Bizim Avni’ye bak sen… Kadına epey müşteri buluyor olmalı ki, terliklerin yerini bile ezbere biliyordu. Gülseren sonra bana döndü. Şuh ve ağdalı bir sesle,
– “Kocacığım… Hemen mi başlamak istersin, yoksa oturup bir çay içelim, sohbet edelim mi?” diye sordu.
Kadının iri göğüslerinin dekoltesi, siyah çoraplı bacakları, kıvrımlı vücudunun yanında şehvet dolu ses tonu epey tahrik ediciydi.
Bu gece bu kadınla yatacak, bütün hafta sonu bu seksi yaratıkla sevişecektim elbette ama sabırsızdım. Çayla çorbayla uğraşamazdım, bir an önce bu kadını yakından tanımak, elbisenin altındakileri görmek istiyordum.
– “Hemen başlayalım!” dedim boğuk ve heyecanlı bir sesle… Gülseren,
– “İşte gerçek bir erkek. Bayılırım böyle erkeklere!” diyerek yaklaştı bana, koluma girdi.
Gülümsüyordu. Dudaklarına kıpkırmızı bir ruj sürmüştü. Etli dudakları öpülmek istercesine aralanmıştı, kırmızı rujunun etli dudaklarındaki görüntüsü içimi hoplattı. Sanki ilk kez geneleve girmiş yeni yetme delikanlı gibi heyecanlıydım.
Bu konularda çok tecrübeli değildim. Genelevde bir orospu nasıl davranır ondan da emin değildim. Ama kadın ya çok iyi rol yapıyordu, ya da az sonra sikilecek olmaktan gerçekten memnuniyet duyuyordu. Gülseren Avni’ye döndü ve
– “Avniciğim sen mutfağa geç, kapıyı da kapat. İstersen çay demle iç, istersen dolaptan soğuk bir şey al iç. Biz gel diyene kadar mutfaktan çıkma ama!” dedi.
Haydaa, bana kadın bulduğu yetmezmiş gibi, ben işimi bitirene kadar bekleyecekti demek bizim pezevenk Avni…
Demek ki işler böyle yürüyor diyerek şaşırdığımı belli etmedim. Böylece Avni mutfağa geçti, biz de yatak odasına girdik. İçeri girer girmez Gülseren üstünü çıkarırken,
– “Kocacığım, bana kadın olduğumu hatırlat erkeğim…” gibi laflar etmeye başladı. Ben de soyunmaya başladım. İkimiz de çırılçıplak kalınca yorganı açtı ve
– “Gel kocacığım, yatağı senin için hazırladım!” dedi. Yatağa girdik. Gülseren ikimizin üzerini örttü. Sonra sarılıp öpüşmeye başladık. Bu arada sikim tabii çoktan kazık gibi olmuştu.
– “Ne kadar güzel sikin varmış senin böyle… İçime almak için sabırsızlanıyorum erkeğim benim… Hadi karın yap beni!” dedi.
Tekrar birbirimize sarılıp öpüşmeye başladık. Gülseren çok ateşli, çok hevesli öpüşüyordu. Hafif bir tombulluğu olduğu için sevişirken etleri dolu dolu ellerime geliyor, bu da hoşuma gidiyordu.
Memeleri de kocamandı. Kafamı gömüp o memeleri yalamaya dillemeye başladım. Ben bunu yaparken ellerini kafama koyup daha fazlasını istiyormuş gibi hafifçe kafama bastırıyordu.
Bence rol falan değildi. Kadın halinden çok memnundu, benimle istekle sevişiyordu.
Başlangıçta yorgan üzerimizdeydi, ama hem çok terleyip hem de havasız kaldığımızdan Gülseren yorganı alıp bir kenara fırlattı.
– “Gel hadi!” dedi, aşırı bir istekle ve yüksek sesle… Sikim zaten kazık gibiydi. Normalde olduğundan daha sertti, daha büyüktü.
On yıllık evliliğimde kendi karımla sevişirken nadiren bu kadar sert ve büyük olmuştu. Lakin daha yirmi dakika önce tanıştığım Gülseren beni hemen bu hale getirmişti.
Sevişirken normalden daha fazla kan dolmuş ve büyümüş sikim çok doğal bir şekilde, adeta kendi kendine Gülseren’in amının içine girdi.
– “Ohh… Çok güzell… Harikasın… Sikin içimi yardı…” diyerek inledi Gülseren, bacaklarını belime sardı.
Islak vajinasının içinde sikim kolay ilerlemişti, ama yine de amcığı epey dardı. Sikimin her tarafını kapladığını hissediyordum. Sikimin başından, gövdesinden, her tarafından zevk alıyordum. Onun da büyük keyif aldığı belliydi.
Sikim amının içine tamamen girerken göz göze geldik. Memnun, şu anda çok zevk aldığını belli eden bir ifadeyle gülümsüyordu. Gözleri şehvetle yarı kapanmış, burun delikleri açılıp kapanıyordu. Ben ileri geri pompalamaya başlayınca,
– “Sik aslanım, sik erkeğim!” gibi sözler söylüyor, durmadan zevkle inliyordu.
Tam ben gaza gelmiş iyice hızlanmaya başlamıştım ki, Gülseren,
– “Sik aşkım, şu gavat Avni’nin sikemediği karısını sik, erkeğim benim!” dedi. Bir anda durdum. Ne demek istediğini anlamaya çalıştım. Gülseren,
– “Durma, sik hadi. Avni gavatsa gavat, sana ne? Erkeğim benim… Sen altındaki orospuyu sikmeye bak!” dedi.
– “Nasıl? Avni senin kocan mı???” dedim şaşkınlıkla.
– “Aaa… Haberin yok muydu? Pezevenk beni satmaya utanmadı da sana karısı olduğumu söylemeye mi utandı yoksa?” dedi gülerek, sonra kapıya doğru,
– “Söylemedin mi nasıl bir godoş olduğunu lan Avni?” diye seslendi. Avni’nin kapının girişinden, o ezik sesiyle,
– “Daha söylemedim karıcığım…” dediğini duydum.
Refleksle, hatta biraz panikle Gülseren’in amından çıkıp arkamı döndüm. Avni mutfaktan çıkmış, yatak odasının kapısına kadar gelmişti. Kim bilir ne zamandır bizi seyrediyordu.
Şaşkınlıkla, ne yapacağımı bilemez bir halde Avni’ye baktım. Neyin içine düştüğümü anlamaya çalıştım. Avni’nin her an için bana saldırabileceğini düşünerek kendimi hazırladım.
Evet, Avni kadını kendisi satmış, hatta beni buna ikna etmek için bayağı bir dil dökmüştü. Ama altımdaki kadın gerçekten onun karısı ise belli olmaz, belki üzerime saldırmaya kalkabilirdi.
Belki de bu bir tuzaktı. Aklımdan bin tane senaryo geçti bir anda… Şantaj, tehdit, gasp… Ama Avni,
– “Semihciğim neden durdun? Lütfen karımı sikmeye devam et… Parasını verdin, o senin şu anda!” dedi. Gülseren de,
– “Evet Semihciğim, parasını verdin, mal senin. Hadi istediğin gibi sik beni. Çok güzel gidiyorduk, beni mahrum bırakma. Bu godoş da sikemediği karısı nasıl sikilirmiş görsün!” dedi. İçim rahatlamıştı bir parça ama yine de şaşkınlığım geçmemişti,
– “Siz ciddi misiniz?” diye sordum. Avni,
– “Ciddiyiz Semihciğim. Lütfen karımı sikmeye devam et!” dedi. Gülseren de,
– “Ciddi olmayacak bir şey mi kaldı? Çatır çatır sikiyorsun işte. Hatta o kadar güzel sikiyorsun ki, bu gavat beni satmasaymış sana yine de bedava verirdim. Hadi erkeğim, hadi kocacığım sikmeye devam et!” dedi.
– “İyi madem!” diyerek tekrar Gülseren’e döndüm ve “Domal o zaman!” dedim.
Gülseren hemen heyecanlı ve istekli bir hareketle yatakta doğrulup sonra da yüzü kocasına gelecek şekilde domaldı. Ben hemen,
– “Yok, bu gavata baka baka sikemem seni. Duvar tarafına dön!” dedim. Gülseren,
– “Peki kocacığım!” diyerek yüzü duvara bakacak şekilde domaldı. Tam amına girip sikecektim ki, Avni’nin arkadan bizi seyrediyor olacağı aklıma geldi.
– “Yok, böyle daha kötü oldu. Bu herif götüme bakarken sikemem seni!” dedim.
– “Haklısın erkeğim. İstersen kovalım Avni’yi. Siktirsin gitsin dışarıda takılsın. Karısının nasıl sikildiğinin hayalini kursun sadece!” Avni itiraz eder gibi oldu, kalmak istiyordu,
– “Ama karıcığım, böyle konuşmamıştık…” gibi şeyler geveledi. Bunu duyunca Gülseren sinirlendi,
– “Ne karıcığımı lan godoş? Sen beni Semih’e sattın. Şu anda ben onun karısıyım. Sen sadece beni satan şerefsiz bir gavatsın. Semih ne derse o olur!” diye bağırdı. Avni yalvarırcasına bana baktı ve
– “Semih lütfen… Sen karımı sikerken seyretmeme izin ver lütfen!” derken ağlayacaktı.
Onun böyle aciz, ağlamaklı tutumu beni sinirlendirdi. Bir insanın silik, renksiz bir hayatı olması başka bir şeydi, bu kadar gurursuz, namussuz, şerefsiz, üstelik de ağlamalı bir gavat olması başka bir şeydi. Sinirlenmiştim,
– “Bu ne samimiyet lan gavat? Semih bey diyeceksin bana!” diye kızdım. Avni hemen,
– “Özür dilerim Semih bey, lütfen affedin beni, haddimi aştım. Ama lütfen… Yanınızda kalıp karımı sikmenizi seyretmeme izin verin!” dedi.
– “Karın mı? Bu kadın şu anda benim karım lan şerefsiz piç… Sattın ya bana. Gülseren hanım diye hitap edeceksin. Bu ne labualilik lan, göt?”
– “Tekrar özür dilerim, Semih bey. Lütfen, siz Gülseren hanımı sikerken kalıp seyretmeme izin verin! Nasıl siktiğinizi göreyim. Amına girip çıkarken bakayım.”
Avni ne tür bir manyak çıkmıştı anlamamıştım. Aşağılanmayı seven, bundan zevk alan Cuckold insanlar olduğunu duymuştum, ama bu gavat bambaşka bir seviyeydi.
– “Tamam lan kal… Ama burası olmaz. Git mutfağa gir ve çıkma. Sadece sesimizi dinleyebilirsin. Ayrıca çay demle, masaya aperatif bir şeyler çıkar. Bal, kaymak, ceviz, fındık… Ne bulursan koy masaya… Bu orospuyu siktikten sonra gelip kahvaltı edeceğiz. Sen de bize servis yapacaksın!” Avni velet gibi sevindi resmen ve gülümseyerek,
– “Peki Semih bey, nasıl isterseniz! Hemen hazırlıyorum.” diyerek mutfağa yöneldi. Arkasından,
– “Ben orospu karını sikerken evde kalmana izin verdiğim için teşekkür et lan şerefsiz godoş!” dedim. Avni hemen koşa koşa kapıya geldi ve
– “Siz karım Gülseren hanımı sikerken benim de evde kalmama izin verdiğiniz için teşekkür ederim Semih bey!” dedi.
– “Tamam lan, uzatma. Git mutfağa kahvaltı hazırla. Ben şimdi orospu karını sikeceğim!” dedim.
Avni alttan aldıkça ben daha çok sinirleniyor, şerefsizliğinin bir sınırını bulmaya çalışıyordum, ama herifte gerçekten hiç gurur yok gibiydi.
– “Tamam Semih bey!” deyip mutfağa gitti. Tekrar yüksek sesle bağırdım,
– “Hadi gene, iyiliğim üstümde… Sen duyasın diye bağırta bağırta sikicem orospunu… Sen de inlemelerini dinleye dinleye otuz bir çek mutfakta…”
Ardından o kadar süre domalmış halde beni bekleyen Gülseren’in ağzına verdim yarağı… Eme eme tekrar büyüttü ağzında, ardından ıslak yarağı kadının ıslanmış amına geçirip sikmeye devam ettim.
Gurursuz pezevenkle orospu karısı beni öyle bir havaya sokmuşlardı ki… Sanki pornoda oynayan herifler gibi kasnaklaya kasnaklaya siktim karısını… Evirdim, çevirdim, misyonerde siktim, bacak omuzda siktim.
Amına boşaldım. Ardından biraz dinlenip tekrar ağzına verdim. Sertleşince bir posta da götüne koydum.
Daracık göt deliğine girerken zorlandım ama öyle istekliydi ki kadın, bana mısın demedi. Pısırık herifin anal seks yapmadığı belli oluyordu. Osurta osurta götünden sikerken alttan elini amına atmış, parmaklayıp zevkini arttırıyordu.
Gerçekten bağırıyordu dar amcığına, götüne girip çıkarken… Değil kocası, apartmandakiler bile duymuştur bağırmalarını…