Doeda.one Sitesinden Fazla Porno İzledi Dozu Fazla Kaçırınca Sikildi; İsmim Canan, Üniversite 3. sınıftayım. 1.69 boyunda, 54 kiloda, kumral tenli, ortalama büyüklükte ama biçimli göğüslere sahibim, kalçalarım biraz ufak diyebilirim ve sarıya boyattım saçlarımı ama rengi solmaya başladı.
Ailem Malatya’da yaşıyor, ben de Üniversite için İstanbul’dayım. Rahat bir ailede büyüdüğüm için İstanbul’a alışmam zor olmadı. Üniversite süresince sürekli erkek arkadaşlarım oldu, en uzun ilişkim de yaklaşık beş ay sürdü. Bekaretimi ise birinci sınıftayken ilk çıktığım çocuğa vermiştim.
Bu ders yılının başında Emre isimli erkek arkadaşım oldu. Emre seks konusunda çok iyiydi. Düzenli spora giden, 1.80 boyunda ve yapılı biriydi. Onunla hiçbir zaman ciddi düşünmedim, ama iyi anlaşıyorduk.
Yine bir akşam Emre’yle dışarıda buluştuk, bir şeyler yedikten sonra bir bara gidip içmeye, sohbete başladık. Üzerimde diz üstünde biten kısacık, siyah bir elbise vardı. Bardaki yüksek sandalyelerde oturuyorduk.
Emre’yi kışkırtmak için bacak bacak üstüne atıp, bacağımı sallarken sürekli onun bacaklarına değdiriyordum bacaklarımı. Bir yerden sonra o da yavaş yavaş bacaklarımı okşamaya başladı ve beni çok özlediğini söyledi, bu aramızda birbirimizi arzuladığımızda kullandığımız şifre gibi bir şeydi. Ben de,
“O zaman bu gece sana mı gidiyoruz, bana mı?” diye sordum. Emre,
“Bana gidelim!” dedi.
Barda bir kaç saat daha içip oynaştıktan sonra kalkıp, taksiyle Emre’nin evine gittik. Emre’nin birde ev arkadaşı vardı, Sercan, içine kapanık, sessiz birisiydi. Eve girdiğimizde Sercan Laptopunda oyun oynuyordu.
Sercan’a selam verip biz direkt Emre’nin odasına geçtik. Kapıyı kapatır kapatmaz Emre beni yatağa uzatıp üzerime atladı, her yerimi okşayıp öpmeye başladı, ben de kendimi onun kollarına bıraktım.
Beş dakika öpüşüp elleştikten sonra elbisemi ve sütyenimi çıkarmış, sadece külotumla kalmıştım. Emre’yle yer değiştik, onu yatağa yatırdım, tişörtünü çıkardım, pantolonunun düğmesini açıp baksırından aletini çıkardım.
Yemeye bayıldığım güzel alet sertleşmişti bile… Önce başına küçük küçük öpücükler kondurup sonra da emmeye başladım. Sevgililerime oral seks yapmayı, aletlerini emmeyi çok seviyorum, kendimden geçmiştim emerken… Emre sonunda,
“Ben hazırım artık aşkım, biraz daha devam edersen boşalırım!” dedi. Yarağını ağzımdan çıkarıp,
“Beni boşaltmadan boşalırsan bir daha nah görürsün saksoyu!” dedim.
Yataktan fırladı, beni yatırıp külotumdan kurtardı. Birkaç dakika amımı yalayıp, amıma yarrağını sürtmeye başladı. Elimi atıp yarağını yakaladım ve amımın girişine hizalayıp yavaş yavaş içime aldım. İşte özlediğim şey buydu…
Emre amımda hızlandıkça iyice keyiflenmeye başladım. Bir süre sonra yarrağını amımdan çıkartıp, domalmamı söyledi. Hemen domaldım. Amıma tekrar sokacakken durdurdum, prezervatif takmasını söyledim.
Biliyordum ki fazla dayanamayıp birazdan boşalacaktı, hamile kalmak istemiyordum. Emre çekmeceden prezervatifi alıp geldi. Bana uzatıp,
“Sen takar mısın?” dedi. Paketi açıp, prezervatifi yarrağının başına geçirdim, zorlayarak ta olsa hepsini taktım. Prezervatifli yarağını biraz daha yalayıp yine domaldım. Hemen soktu amıma ve hızlı hızlı sikmeye başladı…
Ben de keyiflenince, gaza getirmek için,
“Parçala beni, sik beni, döşe erkeğim!” diye bağırmaya başladım. Emre,
“Sessiz ol canım… Yalnız değiliz biliyorsun. Sercan’ın içeride olduğunu unutma!” dedi.
Fakat geç kalmıştı bunu söylemek için… Tam o sırada orgazm oluyordum, kendimi tutamayıp çığlık attım. Emre ağzımı kapatmaya çalışıyordu. Emre de boşalmaya başlayınca yavaşladı, ben ise orgazm etkisinden yeni çıkıyordum, yatağa gömüldüm.
Emre’nin boşalması bitince üzerimden kalkıp yanıma yattı. Ne kadar sesli bağırdığımı sessizlik olunca fark ettim.
“Duymuş mudur bağırdığımı?”
“Kesin duymuştur, hatta şimdi otuz bir çekiyor olabilir!”
“Hadi ya! Yoklukta mı yoksa bu ara?” 🙂
“Yoklukta, ama ne yokluk!”
“Neden?”
“Hiç kız arkadaşı olmamış, herif bakir daha!”
“Söyleseydin birkaç arkadaşımla tanıştırırdık!”
“Boş ver, bize mi kaldı çocuğu milli yapmak!”
Sercan’ın bakir olduğunu öğrenmek ve bizi dinleyerek mastürbasyon yaptığını düşünmek beni heyecanlandırmıştı. Emre,
“Hadi uyuyalım!” deyip pikeyi üstümüze çekti, bana sarıldı. Onu öpüp,
“Bu gece bu kadarcık mıydı yani?” dedim, daha doymamıştım.
Emre sabah erken kalkacağını ve çok yorulduğunu söyledi. Bir saat kadar uyumaya çalıştım, ama uyuyamadım. Emre ise barda içtiğimiz içkilerin, seksin verdiği yorgunluğun etkisiyle çoktan derin bir uykuya dalmıştı.
Yataktan kalkıp, sigara içmek için salona gitmeye karar verdim. Altıma külotumu giyip, üzerime elbisemi geçirdim. Çantamdan bir sigarayla çakmağımı alıp odadan çıktım.
Sercan yatmamıştı, hala salonda bilgisayar oyunu oynuyordu. Sigaramı yakıp yanına oturdum. Yandan onun yakışıklı profiline, okulun yüzme takımında sürekli çalışan oğlanın gelişmiş kaslarına baktım.
Az önce sofradan aç kalkmış bedenimde bir kıpırtı başladı. Bu yakışıklı herif nasıl bakir olabilirdi. Yüzme, bilgisayar, ders derken vakit mi bulamıyordu kızlarla oynaşmaya, nedir? İçimden onu azdırmaya, tepkisinin ne olacağına bakmaya karar verdim. Benim sigara içtiğimi görünce,
“Yenge sehpadaki paketimden bana da bir tane sigara verir misin?” dedi. Ne oynuyorsa artık, ellerini klavyeden, gözlerini de laptopun ekranından ayıramıyordu.
“Yenge mi? Ne yengesi canım!” deyip, bir fırt daha çektiğim sigaramı onun dudaklarına koydum. Sonra da onun paketini alıp kendime yeni bir tane yaktım.
Sercan çok şaşırmıştı bu hareketime. Bacak bacak üstüne atıp yanına yaklaştım. Ekranda oynadığı oyunu izlerken bacağımı bacağına değdirmeye başladım. Ama Sercan denen inek halen gözlerini oyundan ayırmıyordu. Laf atmaya başladım,
“Ne oyunu bu? Bu ne? O ne? Şu ne?” gibisinden şeyler soruyordum. Sercan yarım yamalak cevaplar veriyordu.
Bu tutumu sinirimi bozdu, istediğim ilgiyi göremiyordum. Can sıkıntısıyla yanından kalkıp karşısındaki koltuğa oturdum. Bacak bacak üstüne atmış, sigaramı içiyordum ki, laptop ekranının üstünden kaçamak şekilde bacaklarıma baktığını gördüm. İçimden (Hah işte böyle yola gel inek!) dedim.
Bacaklarıma bakması hoşuma gitmişti, bacağımı öbür bacağımın üzerinden indirip, bacaklarımı hafifçe ayırarak güzel bir frikik vermeye başladım. Kaçamak bakışları iyice arttı. Hatta bacak arama bakmaktan kendisini oyuna veremez olmuştu.
Oyunu bitince kalktı, bilgisayarı kapattı, odasına bırakıp geldi. Emre’yi sordu.
“Emre uyudu. Beni de uyku tutmadı kalktım, belki muhabbet ederiz falan diye senin yanına geldim, ama sen de maşallah çok misafirperver çıktın!” dedim imalı şekilde. Sercan mahçub bir şekilde, “Yok yenge oyundaydım…” falan dedi, yanıma oturdu bir sigara yaktı.
“Versene bana da!” dedim, paketi uzattı. “Boş ver, hazırından alayım ben” diyerek dudaklarının arasından onun sigarasını aldım, dudaklarıma götürdüm. Sercan şaşırmış vaziyette, bir sigara da kendisi yaktı.
Havadan sudan konuşurken koltukta frikik verecem, dekolte gösterecem diye kendimi hırpalıyordum. Sonunda amacıma da ulaşmıştım, Sercan kaçamak bakışlarla bacaklarım ve göğüs dekoltem arasında kaybolmuştu. Önündeki kabarıklık iyice belirginleşmişti ve saklamaya çalışıyordu.
Konuyu daha derine götürmeye çalışıyordum, ama olmuyordu. En son aklıma kıyafet sormak geldi. Sercan’a,
“Bu elbiseyle uyuyamam ben, Emre de uyuyor, şimdi uyandırmayım onu, yarın erken kalkması gerekiyormuş. Sende bana uyacak, pijama niyetine bir tişörtle bir şort varsa versene!” dedim. Sercan,
“Tabi yenge, bakayım hemen!” diyerek kalktı odasına gitti. Ben de hemen arkasından gittim. Dolaptan bir tişört ve birde şort verdi, “Olur mu bunlar?” dedi.
“Olur olur!” dedim, hemen orada tişörtü elbisenin üstünden giydim, sonra da elbisenin askılarını düşürüp altımdan çıkarttım elbiseyi. Üstümde erkeğin kocaman tişörtü, altımda da külotum vardı. Sercan beni öyle görünce,
“Pardon yenge…” diyerek hemen arkasını döndü. Tişörtü çekiştirip düzelttim, tişört büyük geldiği için elbise gibi olmuştu. Sercan’a,
“Bu yeter bana, zaten elbise gibi oldu, baksana!” dedim. Döndü baktı,
“Evet yenge elbise gibi duruyor, ama sen bilirsin, istersen şortu da giy…” dedi.
“Yok canım, hava zaten çok sıcak, hem yabancı da yok zaten evde, nolacak ki!” dedim.
Yine salona geçtik, oturduk. Yine elimden geldiğince frikik veriyor, göğüslerime ve külotuma kadar gösteriyordum. Havadan sudan muhabbet ederken Sercan’ın önündeki kabarıklık iyice saklanmayacak hale gelmişti.
“Ya Sercan, Emre’yle biraz gürültü yaptık, rahatsız olmamışsındır umarım?”
“Ne gürültüsü yenge, ben duymadım hiç, kulaklık takılıydı! Kavga mı ettiniz Emre’yle?”
“Kavga etmedik, ama tartıştık!”
“Hayırdır, noldu yenge?”
“Erkenden yatıp uyumasına kızdım! Sözü vardı bana da!”
“Ne sözü vardı yenge?”
“Dışarıdayken en az üç diyordu, eve geldik birinciden sonra yattı uyudu!”
“Anlamadım yenge?” Yüzü kızarmıştı!
“Salağa yatma Sercan! Neden bahsettiğimi çok iyi biliyorsun!”
Başta amacım Sercan’ı kudurtup beni düşünerek kendini tatmin etmesini sağlamaktı, ama bana yüz vermeyişi ve saflığı çıldırtmıştı beni… Nasıl bu kadar saf olabiliyordu anlamadım. Yanına yaklaşıp, elimi önündeki kabarıklığa attım ve
“Bakir olduğunu biliyorum, bu gece seni bekaretten kurtaracam!” dedim.
Sercan sadece inledi, ağzı kilitlenmiş gibi hiçbir şey söylemiyordu. Elinden tutup kaldırdım, odasına götürüp kapıyı kapattım. İyice salaklaşan Sercan’ı yatağa ittim. Başucuna dikilip üstümdeki tişörtü çıkartıp göğüslerimi serbest bıraktım. Sercan halen şaşkın şaşkın bakıyordu. Biraz eğilip, “Dokunmak ister misin Sercan?” dedim. Çekinerek ellerini göğüslerime attı, ama sadece dokunuyordu. Zevkle inleyerek, “Biraz okşa, sık onları!” dedim. Göğüslerimi biraz okşattıktan sonra Sercan’ın eşofmanını indirirken,
“Anlat bakalım şimdi… Yalan söylemeye kalkma ama, bugün bizi dinleyerek 31 çektin değil mi?” diye sordum.
“Çektim yenge… Çok bağırıyordun, çok tahrik oldum…” dedi.
“Sen de beni öyle bağırtmak istemez misin?” dedim.
Yine bir şey demeden öylece kaldı. Çadırı kurmuş baksırından yarrağını dışarı çıkardım. Tam tahmin ettiğim gibiydi, orta boylarda, kıpkırmızı kesilmiş, taş gibi yarrağı vardı. Elimi attım yarrağına, “Bunu emmemi ister misin?” dedim. Sadece kafasını sallayabildi.
Eğilip birkaç ıslak öpücük kondurdum yarrağının başına… Sonra başından başlayarak emmeye başladım, başının hepsini ağzıma aldım. Sonra ağzımdan çıkarıp büyük bir tükürük bırakarak başını ıslattım, elimle tükürüğü dağıttım, biraz sıvazladıktan sonra yeniden ağzıma aldım. Gözüm kesiyordu, yarağının hepsini ağzıma alabilirdim.
Birkaç deneme yaptım. Yavaş yavaş daha derine alıyordum. Tam yarıya gelmiştim ki, Sercan kafamı tuttu,
“Yenge, yenge!” diye inlemeye başladı. Ağzımda yarrağının kasılmaya başladığını hissettim, boşalacaktı.
Yarağını daha derine aldığımda, kasıla kasıla tüm döllerini ağzıma boşalttı. Hepsini eme eme içime çektim, sonra da yuttum.
Yarrağı ağzımdan çıkartıp Sercan’a baktım. Sercan,
“Özür dilerim yenge… ilk defa oluyor ya, bilemedim…” dedi, kızacağım diye korkmuştu. Doğrulup dudaklarından öptüm ve
“Korkma aşkım, olur öyle ilk seferlerde… Ama amcığı kaçırdın bu gece!” dedim.
Yarrağına bir öpücük daha kondurdum, elbisemi alarak, Emre’nin odasına gidip, hala derin derin uyuyan sevgilimin kollarının arasına girdim.
Bu Sercan’a yaşattığım ilk tecrübeydi ve benim de içimdeki orospuyu keşfim yeni başlıyordu…