Çoraplar Merserize Kızlar Bir Kere Versenize Olmazsa Domaltıp Üvey Annenizle; Her gece… Kocam uykuya daldığında… Oğlumun odasını ziyaret ettim.

Kapıyı açtığımda burun deliğimi sızlatan iki koku, içtiğini benden gizlemeye çalıştığı sigara kokusu ve genç erkek kokusu…

“Tatlım, baban uyudu…”

Zor bir erkekti Berk… On sekize basmaya az kalmış, lise son sınıfı bitirmeye çalışan, utangaç, sıkılgan, asosyal bir ergen… Kocamın ilk eşinden… Orospu ikisini de bırakmış, çekip sevgilisine kaçmıştı, ne arıyordu, ne de soruyordu oğlunu… Tam bir psikolojik vaka…

Çok çekingen bir çocuk olduğundan kızlara yaklaşması, onları bir şekilde tavlaması dünyanın en zor şeyiydi onun için… Her ergen erkek gibi hormonlarının baskısı da vardı elbette… Bazen odasına girdiğimde önündeki kabarıklığı elleriyle kapatmaya çalışırdı, yüzü allak bullak, kıpkırmızı olmuş… Bu arada PC ekranında Doeda.one sitesine girip izlediği porno filmi kapamayı unuturdu heyecandan… Sanki çok normal bir şeymiş gibi gülümseyerek yanına gider, filmi ben kapatırdım.

“Canım, bu pornolar hiç sağlıklı değil aşkım… Biraz dışarıya çıkıp kızlarla takılsana sen…” diye şakalaşırdım.

Bu yaklaşımım sayesinde gitgide ısınmıştı bana, açılmaya başlamıştı. Kızlar konusunda tartışabiliyor, üstü kapalı da olsa cinselliği konuşabiliyorduk ikimiz… Bu arada bir hayli zayıf olan derslerine yardım etmeye çalışıyordum elimden geldiğince…

Aslında ikimiz de aynıydık cinsellik konusunda… Benim de ondan farkım yoktu. Babası tam bir işkolik öküzdü, ne bana ne oğluna ilgi gösterirdi. Yatakta da aynı şey… Ayda yılda bir siki kalkınca zevkini alır, götünü dönüp uyurdu.

Zavallı ben… Tamamen uyarılmış, fakat doyurulmadan kala kalırdım yatakta… Kocam yatakta horlarken ben elimi apış arama atar, orgazm olana kadar kendimi okşardım genellikle… O anlarda Berk gelirdi aklıma… Dışarıda, okulda bir sürü kız varken porno izleyerek kendini tatmin eden oğlana hak verirdim o anlarda…

Artık son zamanlarda hiç arayıp sormamaya başladı kocam… Erken boşalmasına bile razıydım ama maalesef… Aramızdaki yaş farkı da sorundu elbette, ben otuz beş yaşındaydım, kocam elli beş… Genç yaşımda varlıklı bir adamla evliydim ama adamakıllı seks yapamadan ömrüm geçip gidiyordu.

İşte bu dönemde, cinsel arzularımın tavan yaptığı günlerde iyice yakınlaşmaya başladık Berk ile… Yaşı küçük de olsa sonuçta bir erkekti evde… Siki kalkan, otuz bir çeken, porno film izlemekten zevk alan bir erkek…

Okulun güreş takımına girmişti, gün geçtikçe kasları gelişiyor, vücudu biçim alıyordu. Gıda, vitamin, takviye besin, ne varsa kendine bakıyor, evde derslerinden arta kalan zamanlarda pornolardan fırsat bulabildiğinde Dambıl vesairesi spor yapıp duruyordu. Kaslarının giderek gelişip şiştiğini neredeyse gözle izleyebiliyordum. Gerçek bir erkekti kısacası…

Bir gece babası uyuduktan sonra odasına gidip ders çalıştık her zamanki gibi… Zayıf olduğu matematik dersinde test çözmüş, genelde çoğunu doğru olarak cevaplamıştı. Cevap anahtarındaki doğru yanıt sayısına beraber bakıp yüksek olduğunu görünce sevinçten boynuna sarıldım. Yanaklarından şapur şupur öptüm.

Berk de bana sarılmıştı. Yanaklarını öperken başını çevirince dudak dudağa geldik. Bir an öyle kaldık. Ters bir tepki vermek istemedim ilk anda… Öyle yaparsam kırılabilir, üzülebilir, var olan psikolojik sorunlarına bir yenisi eklenir diye düşündüm.

Çok normal bir şeymiş gibi, iki sevgiliymişiz gibi öpüştüm, dudaklarını emdim hafiften… Biraz sonra zaten soft öpüşmemiz sona erdi, kızarmış yüzüyle çekti dudaklarını, kollarını çözdü.

Ben de şaşkındım. Oğlumla öpüşmüştüm teknik olarak… Evet, üvey de olsa oğlumdu o… Bu eve bir eş ve üvey anne olarak geldiğimde Berk on yaşındaydı. Böyle şeyler düşünmemem gerekiyordu ama…

Kahretsin… Neden kendi kendime yalan söylüyordum, bahaneler uyduruyordum ki… Yok psikolojik sorunluymuş da, ergenmiş de… Asıl öpüşmeyi, sevişmeyi isteyen bendim. Asıl ben ergen kızlar gibi sevişmek için yanıyordum, tutuşuyordum işte…

Kocam beni beceremiyordu. Seks açlığı çekiyordum. Berk gibi kendimi tatmin edip duruyordum yalnız gecelerde… Aynı evin içinde seks açlığıyla yanan olgun bir kadın ve ergen bir erkek, çaresiz…

Babası işe, Berk okula gittiğinde odasına dalıp bilgisayarını karıştırıyor, tarayıcı geçmişinden gece neler izlediğine bakıyordum. Şapşik hiç temizlemiyordu geçmişini… Beğendiklerini dosyalara kaydediyordu ama benden kaçar mı?

Öğrenmiştim artık, Milf kadınlarla, azgın ev kadınlarıyla genç erkeklerin seviştiği pornolara bayılıyordu benim oğlan… Ensest konulu filmler de ilgi alanındaydı. Abla, teyze, hatta anne…

Bazen içime kurt düşmüyor değildi. Acaba onun nelerden hoşlandığını görmem için mi arkasında iz bırakıyordu bu çocuk? Acaba o da bana ilgi duyuyor olabilir miydi? Bunca Ensest video…

Özellikle olgun kadınlarla zımba gibi koca sikli gençlerin seks yaptığı bir sürü porno filmi dosyalarına kaydetmesi… Gitgide aklıma yatmaya başladı. Üvey annesini becermek istiyordu, beni sikmenin hayallerini kuruyordu benim yakışıklı…

İkimiz de beraber ders çalışmayı sever olmuştuk. Bunun için geceleri tercih ediyorduk. Babası uyuduktan sonra odasına gidiyordum sessizce… Kapıdan çıkmadan yatakta horlayan kocama bakıyordum.

“Bunu sen istedin kocacığım…” diyordum içimden… “İhtiyaçlarımı tatmin etmiyorsun. Bir kadın olduğumu unutuyorsun. Arzularımı gidermiyorsun, seks açlığımı doyurmuyorsun. Bunun suçlusu ben değilim, sensin.” diyerek içimi rahatlatıyordum.

Sonra da genelde fena halde kısa ve hafif şeffaf, ip askılı geceliğimle koridordan süzülerek oğlanın odasına giriyordum.

Beni beklerdi hep… Çalışma masasında oturur, bilgisayarı açık, az önce izlediği şey neyse kapatır, heyecandan titreyerek bana bakardı. Beğenerek bakardı hem de… Hoşuma giderdi sikecek gibi bakışları, her yanımı süzmeleri…

Meme uçlarım kabarır, şeffaf kumaştan koyulukları görünürdü ama aldırmazdım. Varsın benim çıplaklığımla gözlerine ziyafet çeksin çocuk… İster kabarık meme uçlarıma baksın, isterse içime giydiğim ve odasının loş ışığında göründüğüne emin olduğum bir avuçluk dantel tanga küloduma baksın.

Varsın dolgun memelerim geceliğin yakasından taşsın, varsın sütun bacaklarım minicik geceliğimin altında onun aç gözlerine meze olsun. Umurumda bile değildi. Gece sona erip yatağıma yattığımda kocam yanımda horlayarak uyumasına devam edecekti.

Bense, gecenin karanlığında gözlerimi tavana dikmiş, yanımda horlayan yaşlı adamın gencecik, dalyan gibi, yakışıklı oğlunun aç bakışları gelecekti gözümün önüne… Ellerim, parmaklarım çıplak bedenimin her yerinde… Onun bıraksam sikecek gibi baktığı yerlerimi okşaya okşaya kendimi tatmin edecektim.

Geceler bizimdi. İkimiz yalnızdık. Kimseler göremez, duyamaz, konuşamazdı. Bir anne ve oğlu için özel zamanlar, çok özel saatler…

O gece de çalıştık biraz, her soruya doğru cevap veriyor, çalıştığını gösteriyordu bana… Bir iki sayfa test yaptıktan sonra kapattım kitabı,

“Bravo Berk, harikasın…” diyerek ona döndüm. Masada oturuyorduk yan yana, o döner çalışma koltuğunda, ben benim için mutfaktan getirdiği sandalyede… Yine sarıldım ona her zamanki gibi… Artık yanaklarla oyalanmıyorduk, direkt dudaklarıma yapışıyordu kerata… Hani olur ya, çocukken dudaktan öpersiniz sevgiyle, masumane… Onun gibi bir masum bir buse, bir öpücük…

Yalnız bu kez uzun sürdü masum öpüşmemiz… Dilimin ucuyla onun etli erkek dudağını okşayıverdim biraz ağzının içinde… Ensesindeki elimle omuzlarını okşadım azıcık… Kasıklarıma bir ateş topu yürüdü yine…

Benim içimde kopan fırtınalar hiç de masum değildi. Çizginin diğer yanına kayıyorduk, ayıp, günah, tabu, yasaklarla dolu diğer yanına…

Omuzlarını okşamaya devam ederken diğer elim bilinçsizce uzanıverdi, şortunun önüne değdi. Kumaşın üstünden sikinin kabarıklığını hissettim parmaklarımda…

“Normal bir şey bu…” dedim içimden… “Masum da olsa sonuçta öpüşüyoruz, sikinin sertleşmesi normal genç bir erkek olarak…”

Neden sonra nefessiz kalınca öpüşmeyi bıraktık, önümüze döndük. İkimiz de nefes nefeseydik. Yüz yüze bakamıyorduk nedense… Utanmış mıydı ne? Ama odadaki erotizm doruğa ulaşmıştı iyice, bunu kesin biliyordum.

“Anne…” diye fısıldadı başını çevirmeden…

“Biliyorum tatlım…” dedim yavaşça… Lanet olsun, biliyorum. Sen beni istiyorsun, ben seni istiyorum. Şortunun içindeki sertliği istiyorum. İçime girmesini istiyorum o kabarık sertliğin… Bana zevk vermesini istiyorum. O kaslı gövdenin altında ezilmeyi istiyorum. İkimiz de bu açlıktan, bu yoksunluktan kurtulalım istiyorum.

Sessizce bir süre öylece kaldık. Biraz sakinleşince kalktım. Bir an arkasında durdum. Omuzlarından tutup eğildim, az önce öpüşürken eme eme şişirdiği dudaklarımla boynundan öptüm, kapıya yöneldim. Odasının kapısında durup oğluma baktım.

Parlayan gözlerle bana bakıyordu oturduğu yerden… İki eli kucağındaydı, şortunun kabarmış önündeki ıslaklık gözüme çarptı. Sanırım daha öpüşürken boşalmış olmalıydı, benden saklamaya çalışıyordu. Gülümsedim, “Geç oldu canım…” diyerek kapının önünden fısıldadım gecenin karanlığında… “Yarın gece matematik çalışmayalım, olur mu? Sana başka şeyler öğretmem gerekiyor. Artık pornolardaki yalanları değil, gerçek hayatı, sevişmeyi öğretmek istiyorum sana…”

Ertesi gün geçmek bilmedi. Berk okuldan geldi, kocam işten, yemek yedik, oturduk biraz… Bütün günümü bakım yapmakla geçirmiştim, vücudum ışıl ışıl yanıyordu. Öküz babası farkına bile varmamıştı bendeki ateşin ama oğlu gözünü üstümden ayıramıyordu.

Karşı koltukta sıyrılan mini eteğimin açıkta bıraktığı bacaklarımı izlemesi için bacak bacak üzerine atmış, güya televizyon izliyordum kocam gibi… Ama gözümün ucuyla baktığımda, bakışlarının verdiğim her frikik için avcı kuş gibi her yanımda döndüğünü görebiliyordum. Neden sonra kocam çenesi ayrılacak gibi esnerken televizyonu kapatıverdi, “Uykum geldi, hadi yatalım artık hepimiz… Yarın iş var, okul var.” diyerek kalktı, beni de kaldırıp yatak odasının yolunu tuttuk.

Salak herif, sanki yatakta bir şey yapacakmış gibi beni de götürüyordu. Soyunup dökündük. Işığı söndürüp her zamanki mini geceliğim üstümde yatağa girdiğimde kocam horlamaya başlamıştı bile… Gecenin karanlığında parlayan duvar saatinin akrep yelkovanının dönüşünü izledim bir yarım saat kadar… Sonra yanımda yatan herifi dürttüm, “Kocacımmm…” diye fısıldadım. Acayip sesler çıkararak diğer tarafına döndü. Zıbarmıştı. Sessizce kalktım, odadan çıkıp oğlanın odasına yürüdüm. Holdeki aynada kendime çeki düzen verdim.

Mutfaktan gelen loş ışıkta transparan geceliğim vücuduma gizemli bir hava vermişti. İnce belim yarı çıplak göğüslerimin iriliğini ve kalçalarımın yuvarlaklığını daha da meydana çıkarıyordu.

Tanga külodumu çekiştirip kadınlığımı yumruk gibi ortaya çıkmasını sağladım. Saçlarımı şöyle bir havalandırıp kabarttım. Aynaya eğilip kırmızı rujumun taşıp taşmadığını kontrol ettim. Her şey on numaraydı. Bu gece üvey oğluma seks dersi vermek için her şeyimle hazırdım.

Berk’in kapısı kapalıydı, kolu yavaşça çevirip içeriye süzüldüm. Kulaklığı takmış, bilgisayarındaki porno filmi izliyordu her zamanki gibi… Beni görünce gözleri fal taşı gibi açıldı. Kulaklığı çıkarıp masaya bıraktı yavaşça…

İzlediği porno videoyu kapatmaya yeltenmemişti bile… Benim de görmemi istiyordu. Baktım. Filmdeki iri aletli yakışıklı genç, orta yaşlı güzel vücutlu bir kadını acımasızca beceriyordu. Kendinden geçmiş kadının zevk feryatları mırıltı halinde duyuluyordu kulaklıktan… Gülümseyerek, “Yine porno izliyoruz demek?” dedim. “Konusu da tam senin sevdiğin gibi bakıyorum… Kim bu kadın? Annesi mi?”

“Annem?” dedi kısık sesle… Söylediklerime aldırmamıştı bile, hayran hayran bakıyordu bana… “Bu gece çok güzelsin. Harikasın…” Yanına yaklaştım, elimi ince belime koyup, buğulu, şehvet dolu bir sesle, “Başka zaman güzel değil miyim oğlum? Aşk olsun…” dedim. Gözleri her yanımda dolaşıyordu yine, memelerimi, ince belimi, kalçalarımı, bacaklarımı süzdü aç bakışlarla… Benim de içim bir hoş oluyordu tabi yine…

“Olur mu hiç? Sen her zaman güzelsin, gece, gündüz, her halinle… Çok seksisin…”

“Bak seen…” dedim, elinden tutup yatağına çektim oğlanı… Döner sandalyeyi de çekip karşısına oturdum. Karşılıklı bakıştık. Eğilip dudağına bir öpücük kondurdum. Sarılıp her geceki Fransız öpücüğüne başlayacaktı neredeyse, dudaklarımı çektim.

“Hayır canım…” dedim. Oyuncağı elinden alınmış gibi şaşırıp yüzüme baktı…

“Ne oldu anne?”

“Çok çabuk boşalıyorsun, buna çözüm bulmamız lazım… Kızlar daha öpüşürken boşalan erkeklerden pek hoşlanmazlar. ” Yüzü kızardı hemen,

“Ne? Nasıl? Gördün mü yoksa?”

“Evet canım, gördüm. Dün gece şortunun önü sırılsıklamdı.” Elimi önüne uzattım.

Artık saklamaya gerek görmüyordu sikinin sertliğini… Şortunun içinde yana yatırdığı irice bir salatalık vardı sanki… İşaret parmağımın uzun tırnağıyla şortun kumaşı üstünden kabarık sikinin ucundan köküne bir gezinti yaparken fısıldadım,

“Bu canavar çok heyecanlı ve istekli canım… Onu biraz eğitmemiz lazım…”

“Ohhh… Annemm…” diye inledi elimin temasını hissedince…

İki elimi beline götürüp onun da yardımıyla şortunu yavaşça aşağıya indirdim küloduyla beraber, belden aşağısı çıplak kalmıştı. Tişörtünü de çıkarıp attım. Utanarak iki eliyle önünü kapatmaya çalıştı. Tutup ellerini iki yana çektim. Sertleşmiş siki karşımdaydı.

Pembe tenli, taş gibi, kocaman bir siki vardı üvey oğlumun… Kasıklarının tüylerini almamıştı, bir orman görüntüsü vardı. Kıvırcık simsiyah kasık kılları sikini ve taşaklarını yabancı bir porno yıldızı gibi gösteriyordu. Yenilesi, yalanası bir pornocu siki… Açık mor başıyla, açık teninden görünen kan damarlarıyla, alttan sallanan torbalarının içinde hareket eden yumurtalarıyla nefis bir sik…

“Ohhh…” dedim hayranlıkla… “Senin canavar hiç de babanın kara kuru sikine benzemiyor canım. Bu şey harika… Nefis…”

Başımı kucağına doğru eğdim. Daha on sekizine basmamış oğlanın siki yirmi santimi geçiyordu sanırım, göbek deliğine değiyordu başı… Ağzımda biriktirdiğim tükürüğü yavaşça sikinin başına bıraktım. Beyaz köpüklü tükürüğüm yavaşça başından süzülüp gövdesinin etrafından aşağıya aktı.

“Hadi başla canım…” diye fısıldadım geriye çekilirken…

“Ne? Ne yapayım anne?” Ellerimle iki elini tutup sikini kavrattırdım, “Önce anne demeyi bırak. Ben senin öğretmeninim bu gece… Seks hocası… Sana mastürbasyon yapmayı öğreteceğim. Başla… Sikini okşa… Otuz bir çek…”

Elimle tutup iki elini aşağı yukarı yaptım, sonra gerisini ona bıraktım. Geriye çekilip döner sandalyede kaykıldım, oğlumu izlemeye başladım. Tükürüklü sikini okşadı önce… Sonra bana bakarak hızlı hızlı, şakırdatarak mastürbasyon yapmaya başladı.

“Hayır…” diye atıldım. “Yavaş yavaş… Okşaya okşaya… Ben tempo vereceğim sana… Bir, iki… Bir ikii… Bana uyacaksın, hızlı hızlı otuz bir çekmek yok… Böyle hemen boşalırsın, zevkin yarıda kalır aşkım… Hadi bakalım, bir… İkii…”

Dediğimi yaptı, benim verdiğim tempoda sikini sıvazlamaya başladı. Ağır ağır okşattırıyordum sikini… Arada eğilip kuruyan sikini tükürük akıtıp yağlıyor, sonra devam ettiriyordum. Biraz yavaş, arada bir parça hızlı, sonra tekrar yavaş…

“Kremin yok mu senin canım?” dedim, “Krem kullanmalısın. Yoksa sikinin başı sürtünmekten tahriş olur, canın yanar otuz bir çekerken…”

“Çekmecede anne…” dedi nefes nefese… Güldüm, alışkanlık devam ediyordu, karşımda otuz bir çektiği halde anne diyordu bana… Kremi alıp sikine sürdüm, sonra tekrar sandalyede kaykılıp tempo vermeye devam ettim.

“Bir… İkii… Bir… İkii…” Bacaklarımı ayırdım, altımdaki tanga külodu çıkardım kalçalarımı kaldırıp, dizlerime indirdim.

Şimdi ben onun taş kesilmiş, kremli sikini görüp otuz bir çekmesini izlerken, o da benim gündüz kaymak gibi yaptığım, az kullanılmış amcığımı görebiliyordu. Doğrulup orta parmağımı oğlumun ağzına soktum, “Yala parmağımı canım…” dedim ihtirasla… “Sikini okşamaya devam et, ara verme…”

Sonra ağzında ıslanan parmağımı amcığıma götürdüm, iyice sertleşen klitorisimi kaygan orta parmağımla okşamaya koyuldum. İki elimle amımın dudaklarını ayırıp ıslak pembeliğini görmesini sağlıyordum bunu yaparken…

“Ohhh… Çok güzel annemm…” diye inledi amcığımla uğraşırken… Gözünü ayıramıyordu benden…

“Güzel mi canım? Beğendin mi?” dedim gülümseyerek… “Seyrettiğin pornolardaki amcıklara benzemiyor değil mi?”

“Asla annem… Seninki harika… Pespembe… Çizgi gibi sanki… Onlarınki lahana gibi, dudakları sarkmış, renkleri koyulaşmış… Senin neden böyle?”

“Bilmem ki…” diye inledim. Amcığımı beğenmesi hoşuma gitmişti. “Belki onlar sürekli sikiştikleri içindir. Baban beni sikmiyor ki… Nerdeyse hiç kullanmadı baban… Her seferinde bir kaç defa sikini sokup çıkarır sadece, kendisi boşalınca bırakır”

“Aaa… Nasıl yani? Öpüşmek, ne bileyim, yalamak yok mu?

“Nerdee… Öyle öğrenmiş, öyle yapıyor. Ne okşadı, ne öptü, ne de benimkini yaladı… Senin liseli kız arkadaşların gibi benimki… Öyle değil mi?” Sesi üzüntülü çıktı yanıtlarken, “Ben ne bileyim annem… Hiç görmedim ki bir kızın şeyini… Bırak sikmeyi…”

“Merak etme canım… Annecik sana öğretecek. Öyle güzel sevişeceksin ki, kızlar sikmen için yalvaracaklar. Bu güzel sikini yemek için deli olacaklar. Ama çalışmaya devam et. Her gösterdiğim şeyi öğren iyice…”

“Offf… Peki annem… Ama ben… Geliyorum anne… Ohhh… Amını görmek deli etti beni… Kokusunu alıyorum. Ohhh… Boşalmak üzereyim… Dayanamıyorum.”

Kasılmaya başlamıştı, hemen atıldım. Elini çektirdim sikinden… Orta parmağımı alttan taşaklarının hemen arkasıyla götünün deliği arasındaki bölgeye bastırdım sıkıca… Önünde diz çökmüştüm, yüz yüzeydik, kasılan yüzüne, neredeyse acı çeken gözlerinin içine baktım. Sertçe, “Hayır… Boşalmayacaksın.” dedim. “Kendini tutacaksın. Anlaşıldı mı? Ben izin vermeden önce asla… Boşalmak yok…”

Sertliğim karşısında bocalayan, şaşıran çocuk boşalmayı unutmuştu bile… Parmağımın baskısını çektim, siki zonklasa da boşalma emaresi yoktu henüz…

“Tamam canım…” dedim. “Hadi tekrar başla… Okşa sikini… Bir… İki…”

Leave a Reply

Your email address will not be published.